Header Ads


Magnesia Ad Meandrum

Magnesia Ad Meandrum ile ilgili çalışmalara başlanmasında bu kent ile ilgili konuların sıklıkla geçmesi fakat bir türlü ilgilenilememiş olmasındandır. Eğitim dönemimiz içerisinde Hellenistik Çağ plastik, mimari ve siyasi olaylarında Magnesia Ad Meandrum sıklıkla karşımıza çıkmaktaydı.

BÖLÜM. I

            
Araştırma yöntemleri ve Teknikleri adlı dersimizde ödev konusu olarak seçimimize sunulan ‘halen kazısı sürdürülmekte olan antik bölgelerden çalışma’ seçiminde Magnesia Ad Meandrum un olması bu çalışmanın hazırlanması için bir teşvik olmuştur.
Aynı zamanda bu çalışmanın yapılmasında ki en önemli sebeplerden bir tanesi ise bitirme çalışmalarında uygulanacak yöntem ve tekniklerin şimdiden kavratılması amacına yönelik olarak yapılmasıdır.
Bu konu ile hazırlanırken belge tarama işlemleri için kütüphanelerden, internetten faydalanılmıştır. İnternetten Magnesia Ad Meandrum ile ilgili güncel bilgiler takip edilmiş kütüphanelerden ise Magnesia Ad Meandrum hakkında yazılmış eserler bulunarak kaynakçalar oluşturulmuş ve bunlardan alınan bilgiler toplanarak ödev hazırlanmıştır.

            İzmir-Aydın karayolu ile ulaşılan Ortaklar bucağına bağlı ve oraya 4 km. uzaklıktaki Tekinköy’ün yanı başındadır. Batı Anadolu’daki İon yerleşmesi sırasında kurulan kentlerin hemen hemen hepsi deniz kıyısında veya sahile çok yakın olmalarına karşılık Magnesia, (Magnesia Ad Meandrum) Kolophon ile birlikte bunun dışında kalmıştır. Kentin ilk kurulduğu yer kesinlik kazanamamakla beraber Lethaus (Gümüşçay) ile Maindros’un (Büyük Menderes) birleştiği yerdedir. Kuzey Yunanistan’daki Magnesia’dan Anadolu’ya gelen Aioller’in kurduğu bu kentten söz eden kaynakların çoğunda “Magnesia’lıların uğradığı felâketler “denilmiştir.
Magnesia kazılarında Agora’nın güney-batı köşesindeki 17 no.lu, 51 satırlık bir kitabe bize kentin kuruluşu ile en güzel ve en doğru hikâyeyi anlatmaktadır. Başı ve sonu eksik olan yazıtın 51 satırı korunmuştur[1]. Magnesia 18.yy.dan başlayarak gezgin ve Arkeologların ilgisini çekip araştırdıkları bir yerdir. Vitruvius’un kitabında[2] mimar Hermogenes'e ait olduğunu yazdığı Pseudodipteros planlı Artemis tapınağının Magnesia'da oluşu bu kenti bulmaya ve araştırmaya yönelik çalışmaların başlatılmalarının en büyük nedenidir. Bu konudaki bilgilerimiz kronolojik olarak şu şekilde sıralanabiliyorlar. Buradaki ilk ciddi çalışmayı 1817–21 arasında J.N.Huyot yapmış ve şehir plânını çizmeye çalışmıştır. Bu çalışmalar bugün Paris Bibliothèque National’dadır. 1842-43’de Ch.Texier yanına mimar Jacques Clerget ve ressam Clèm Boulanger’i yanına alarak buraya gelmiş ve ilk ciddi çalışmaları başlatmıştır. Artemis tapınağının çıkmasıyla ünlenen bu kazı maalesef Türkiye için çok acı vericidir, zira tapınağın neredeyse bütün frizleri Türkiye’den Paris’e taşınmıştır. Bugün Paris Louvre Müzesinde “Magnesia of Meandrum” bölümünde Ch.Texier’in adı ile teşhir edilmektedir. Bu frizler, toplam uzunluğu 40 m.yi bulan 41 adet blok ve parçalardan meydana gelmektedir. Amazonlar ile Hellenlerin savaşını canlandırmaktadırlar. 1872-73’de O.Rayet ve A.Thomas burada incelemeler yaparak en kapsamlı yayını gerçekleştirdiler. 1887’de İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürü Osman Hamdi Bey Texier’in arazinin bataklık oluşu ve su basması yüzünden götüremediği 20 m. uzunluğundaki friz bloklarını İstanbul Arkeoloji Müzesine getirir.1890’da Carl Human’ın başkanlığında Alman Arkeoloji Enstitüsü burada küçük bir kazı ile işe başlar ve çalışmalarını 1893’e kadar sürdürür. Bu kazılarda çıkan eserlerin bazı parçaları da ne yazık ki Berlin Müzesine götürülmüştür. Bu dönemdeki çalışmalar Artemis kutsal alanında, altarda, agora’yı çevreleyen Stoa’larda ve Zeus tapınağında yoğunlaşmıştır. Bu dönemden sonra burası uzun süre unutuldu. Ta ki 1985’e kadar bu tarihten itibaren Prof. Dr. Orhan Bingöl’ün başkanlığında Ankara Üniversitesi tarafından metotlu bir şekilde araştırma ve kazılar yapılmaktadır. Bu çalışmaların sonunda, Artemis Kutsal Alanı, tapınağı, sunağı, tören yolu, propylon, Agora, Zeus tapınağı, Bizans suru, Latrina, Çarşı Bazilikası, Odeon, tiyatro Athena tapınagı, Theatron , şehir surları, Stadion, Gymnasion ve nekropoller çıkarılıp plânları ve rölöveleri çizilmiştir
Zeus Sosipolis Tapınağının Berlin müzesindeki ön yüzü


[1] “ ... hangi nedenle geldikleri anlaşılıncaya kadar tanrının buyurduğu kehanet gizli kalmaktadır. Tanrının,zamanın geldiğini bildirmesinden az sonra Gortyn ve Phaistos arasında bir kent kurdular ve mutlu bir şekilde oraya yerleşip,kadınlar ve çocuklar edindiler,kehanete göre kendi soylarından gelenlere tanrının isteğini aktardılar. Yaklaşık seksen yıl sonra beyaz kargalar göründüler ve hemen şükran kurbanları keserek geri dönüşleri konusundaki kehaneti öğrenmek üzere, Themisto’nun Argos’da rahibe ve Ksenyllos’da birinci Archon olduğu sırada Delphi’ye bir heyet gönderdiler. Onlara şu kehanet bildirildi;
“Siz Magnesialılar, siyah bir kuş yerine, beyaz kanatlı bir kuş gördüğünüz için uzak Girit’ten geldiniz ve ölümlülere bir mucize olarak görünen bu olay karşısında anayurdumuza yeniden dönüp dönmemekte kararsızdınız. Ama anayurt toprağından bir başka yere yelken açmak gereklidir. Babam, benim ve kız kardeşim için Magnesialılara Peneios ve Pelion dağının hâkim olduğu topraktan daha kötü olmayan bir toprak parçası tahsis etmek uygundur.
Ey asil Magnesialılar, sizler nereye yelken açmanız gerektiğini soruyorsunuz. Tapınağın kapısının yanında duran adam size yolu gösterecek. Bu yol sarp Mykale dağının arkasındaki Pampylialıların ülkesine sizi götürmeli, orada kıvrımı çok (Meander) nehrin kenarında çok sayıda arazisi olan Mandrolytos’un zengin evi var. Burada Olimpialı, hilekârlığa hükmedenlere değil, hak edenlere zaferi ve büyük refahı temin eder.
Bu kutsal alanda Glaukos’un soyundan gelen cesur bir adam var. Tapınağı terk ettiğinizde bu kişi karşınıza çıkacak, çünkü kader bunu böyle istedi. Bu şahıs size anakaradaki bol buğdaylı araziyi gösterecek. Magnesialıların silah taşıyan akraba halkını, Thorax dağına ve Manthios nehrine ve Endymion karşısındaki sarp Mykale dağına ulaşmaları için rehberliğin altında Pampylialıların körfezine gönder, Leukippos. Burada zengin ve hayrete değer Magnesialılar, Meandros’un evinde surlarla çevrili kentlerde oturacaklar.”
[2] Vitruvius DA III 2. 6

2 yorum

Adsız dedi ki...

Ben hayatımda bu kadar mükemmel bir antik şehir görmedim bizzat görmüş biri olarak aşık oldum diyebilirim. Bu güzel bilgilendirmeleriniz için ellerinize emeğinize sağlık :)

Arkeoloji.Biz dedi ki...

Yorum için bizde teşekkür ederiz.

www.arkeoloji.biz. Blogger tarafından desteklenmektedir.