Arkeolojik Çalışmalar Işığında İzmir bölgesinde Bağcılık ve Şarap.
Antik İzmir Coğrafyasında Bağcılık Yapan ve Şarap Üreten Kentler
Bir anlatıyla başlayalım,
Smyrnalı bir filozof Roma İmparatoru’nu bir yanlıştan döndürüyor.
M.S 92. yılında İzmir'in de içinde bulunduğu Provincia Asia eyaletinde bağcılık büyük bir tehlike atlatmıştır. İmparator Domitianus İtalya yarımadasında o yıl ortaya çıkan bir hububat kıtlığının nedenini giderek yaygınlaşan bağcılıktan kaynaklandığını gerekçe göstererek bir kararname ile İtalya'da yeni bağ alanlarının yaratılmasını yasaklamaya karar vermiş, bağ alanlarının yarısının sökülmesini emretmiştir. Bu kararın verilmesindeki esas aktörler ise yeni bağ alanlarının yaratılmasının şarap üretimini arttıracağını dolayısıyla fiyatların düşeceğini gören şarap tüccarlarıdır. Smyrna'da yaşayan aslen Klazomenai kökenli filozof Skopelianos İmparator Domitianus'u kararından vazgeçirtmek üzere başkent Roma'ya gönderilmiştir. Skopelianos'un imparatoru asmaların dikilmemesi kararından vazgeçirdiği gibi, yeni asma dikmeyenler için ceza öngörülmesini de sağladığı bilinmektedir.
İ.Ö.3.binin ikinci yarısına tarihlenen Orta Anadolu’da Hatti kültürüne ait Alacahöyük kral mezarlarında ölü hediyesi olarak ele geçen altından kadehler ve gaga ağızlı testiler bu dönemde Anadolu’da şarabın özellikle yönetici sınıflar arasında yaygın olarak kullanıldığını göstermektedir. Araştırmalar ışığında Hititler ’in, buğday ve arpa yetiştiriciliğiyle birlikte, bağcılığa da büyük önem verdikleri bilinmektedir. Onların yazılı metinlerinde şarabın, İÖ. II. binde Anadolu’da çok kullanılan bir içki olduğu ve bu dönemde yaklaşık, sekiz çeşit şarap üretildiği yazmaktadır. Bergamalı Hekim Galenos ve eski çağ yazarı Bithynia Lydia, Lykia ve Kappadokialıların şarap kültürlerinin gelişmiş olduğunu söylemişlerdir.
Üretim kökenleri Orta Anadolu Bölgesi’ni işaret etse de Smyrna’nın içinde yer aldığı İONYA bölgesi’nde şarap üretimi ve kültürüne yönelik azımsanmayacak sayıda bilgi vardır.
Ozan Homeros, İliada destanında “Pramnios” adlı bir şaraptan şöyle söz eder;
“Kadın önce bir masa çekti önlerine,
Güzel bir masa, göktaşından, cilalı
üstüne tunçtan bir kap koydu
bir de içkiye katık olacak soğanla bal,
yanına da kutsal buğdaydan yapılmış ekmek koydu,
bir de iki ayaklı çok güzel bir kupa.
Altın kakmalıydı kupanın üstü,
kulbu vardı tam dört tane,
gagalıyordu her kulpu altından iki kumru.
Kimse kaldıramazdı onu doluyken.
Yaşlı Nestor kolayca kaldırdı onu.
Kadın promnos şarabını kardı
Üstüne tunç rendeyle keçi peyniri ufaladı,
Onun üstüne de beyaz un serpti,
Hadi buyurun, için, dedi.
İçildi, yürek yakan susuzluk giderildi.”
İlyada 11. Bölüm
629 – 642
Odysseia’da ise büyücü tanrıça Kirke’nin Odysseus ve arkadaşlarını Pramnios şarabı ile sarhoş edip alıkoyduğunu anlatır.
“Tanrıça onları içerde iskemlelere, tahtlara oturttu,
Peynir, sarı bal, arpa unu ezdi Promnos şarabında”
Odysseia X. Bölüm , 230-240
Pramnios şarabı dizeden de anlaşıldığı gibi sek içilmez. Peynir, un ve bal ile karıştırılarak tüketilir. Anlatılanlara göre bu şarap ne tatlı, ne de koyudur; buruk, tok ve kuvvetlidir.
Attika Siyah Figür tekniği ile yapılmış bir krater de Dionysos betimlemesi
Aiolis ile İonia arasında sınır oluşturan Smyrna ‘da ise Homeros’un sözünü ettiği Pramnios şarabının üretildiği söylenir. Homeros Pramnios şarabının üretildiği yeri belirtmezken, 8 yüz yıl sonra Yaşlı Plinius bu şarabın üretim yerini Smyrna olarak gösterir. Strabon ise Yaşlı Plinius’dan önce Smyrna şarabını gerek keyif gerekse tıbbi kullanımlar bakımından
değerli şaraplar arasında sayar. Romalı tarım yazarı Marcus Terentius Varro (İ.Ö.116-27) Smyrna’da deniz kıyısında yetişen asmaların yılda iki kez ürün verdiğini yazarken, Yaşlı Plinius’a göre yılda üç kez ürün alınmaktadır.
Erytrai’nin Şarabı
Antik dönemin yemek ve içki uzmanı Athenaeus “Deipnosophistai” adlı eserinde Erythrai şarabının “yumuşak ve kokusuz” olduğunu söylerken, burada “üzüm salkımlarının dolgun ve verimli büyüdüğünü” işaret eder. Strabon’un verdiği bilgiye göre “Mimas’da yaşayan Erythraililer arasında Herakles “İpoktonos” [böcekkıran] olarak kutsanır, çünkü o İps denen bağ kurdunun kökünü kurutmuştur, derler ki yaratığın bulunmadığı tek arazi Erythraililerinkidir”.
Teos’un Şarabı
Teos Sikkesi |
Bağcılığı ve şarabı hakkında bilgi veren günümüze ulaşmış bir antik kaynak olmamasına karşın Hellenistik dönemde inşa edilmiş bir Dionysos Tapınağı’na sahip olması ve sikkelerinde görülen üzüm salkımı tasvirleri Teos’un, bölgenin bağcılığına ve şarap üretimine katkısının küçümsenmemesi gerektiğini göstermektedir. Dionysos Teos’da “Setaneios” takma adı ile de anılmıştır. Bu, genellikle toprak ürünleri için “bu yıla ait” (primeur) anlamında bir sözcüktür. Dionysos Teos’da taze
şarabın tanrısı olarak saygı görmüş olmalıdır.
Metropolis’in Şarabı
Metropolis “Ana Tanrıça’nın Kenti” anlamına gelir. Ünlü tarihçi Strabon bu kentin antik çağda ünlü bir şarap merkezi olduğunu belirtmiştir. Metropolis’in İzmir ve Efes arasındaki ana yol üzerindeki stratejik bir tepe ve eteklerinde kurulmuş olması; türlü çeşit ticari malın rahatça ulaştırılabildiği bu küçük fakat önemli kent, çevresindeki verimli ovalardan sağlanan tarımsal gelirlerle gelişmiş, özellikle şarap üreticiliğiyle ünlenmiştir.
Ephesos’un Şarabı
Hekim Dioskorides Ephesos yakınlarındaki bağlardan elde edilen ve Phygelites (Phygela Şarabı) olarak adlandırılan bir cins şaraptan söz eder. Bu şarap hafif ve mideye iyi gelen niteliktedir. Athenaeus ise Ephesos’a yakın bir köy olan Latoreia’da bölgenin en kaliteli şarabının elde edildiğini bildirir. Yaşlı Plinius ise bu bilgilere karşın Ephesos şarabının, deniz suyu katıldığı için mideye zararlı olduğunu ve kaynatarak içilmesi gerektiğini yazar.
Kolophon’un Şarabı
İzmir'in 40 km güneybatısında, bir taraftan verimli Cuma Ovası’na hakim, diğer taraftan bu ovadan Ege Denizi kıyılarına açılan dar geçitleri kontrol eden İon kenti Kolophon'un (Değirmendere) Roma döneminde Mısır'a şarap ihraç etmiş olduğunu gösteren papirüs kayıtları bulunmaktadır. Bu durum Mısır ile Kolophon arasında bir şarap ticaretinin varlığını ortaya koyarak, Kolophon’da üretimin varlığını güçlendirmektedir.
Klazomenai Şarabı
Günümüzden iki bin altı yüzyıl öncesinden itibaren piyasada kendine özgü formlara sahip amphoraları ile tanınan İon kenti Klazomenai (Urla İskelesi) M.Ö. 1. yüzyıldan itibaren de antik kaynaklarda kendinden şarap üretimi ve ticaretiyle söz ettirmeye başlamıştır.
Anavarzalı ünlü hekim Dioskorides "De Materia Medica" adlı eserinde "Klazomenai ve Kos (İstanköy) şaraplarının içeriğinde çok miktarda deniz suyu bulunduğu için hazmı kolay, nefes açıcı ancak mide için tahripkar ve sinirler için zararlıdır" diye yazmaktadır. Yaşlı Plinius ise aynı konuda "Bugün Klazomenai şarabı, daha az deniz suyu katılmaya başladığından beri tercih edilmektedir” derken kentin ürettiği şarabın pazara yönelik bu dezavantajının varlığından haberdar olduğunu göstermektedir.
Phokaia Şarabı
Antik dönemin yazılı kaynaklarında Phokaia bağcılığı ve şarabı ile ilgili herhangi bir bilgi notu görülmemesine karşın, Phokaialıların Güney Fransa kıyılarındaki özellikle Marsilya’da üretilen şaraplarının bağcılığın yaratıcısı olduğuna inanılmaktadır. Foça'nın bağcılığı ve şarapçılığı ile ilgili atıflar oldukça geç bir dönemden, 17. yüzyılın ilk yarısında böl geyi ziyaret eden Kâtip Çelebi'den gelmektedir. Cihannüma adlı eserinde Foça'dan söz ederken "bağ ve bahçesi boldur. Üzümü hamr edilir. Karacafoça şarabı ünlüdür" demektedir.
Kâtip Çelebi'nin sözünü ettiği ünlü Karacafoça şarabı hangi asmadan elde ediliyordu? Bunun günümüzde hemen hemen yok olan bölgede Foçakarası olarak bilinen şaraplık bir üzüm türünden elde edilmiş olması kuvvetle muhtemeldir. Bugünlerde yeniden diriltilmesine çalışılan Foçakarası asması, yemeklik olan rezzaki ve çekirdeksiz türler varlıklarını sürdürürken, şaraplık olduğu için 1922 yılında Foça'dan giden mübadil Rumlar ile birlikte çöküşe geçmiş ve 1930'lu yıllardan sonra da ziraatı terk edilmiştir.
Yorum Bırakmak İster misiniz?