Önünden Geçip Giderken Bize Fısıldayan Taşlar
İZMİR METRO HATTI
ÜSTÜNDE BULUNAN
ÇANKAYA METRO
İSTASYONUNDAKİ TARİHİ ESERLER NE ANLATIYOR
''Cehalet bağırır,
Bilgi fısıldar''
İzmir Metro Çankaya İstasyonu sütun ve başlık kalıntıları |
Her saat binlerce insanın ulaşım için kullandığı istasyondan geçenlerin şöyle bir gördüğü, orada olduklarını artık belleğine yerleştirdiği ve görsel hafızasına döndüğünde kabaca eski yunan mimari öğeleri olduğunu kestirebildiği sütun ve başlık kalıntıları yaklaşık onbeş yıldır orada birşeyler fısıldayarak duruyor. Günlük yaşamın koşuşturması arasında bir an bakılıp geçilen bu kalıntılar şehir insanına ne fısıldıyor ?
O günden beri hiç terkedilmeden yaşanılan şehir İzmir
Neolitik dönemden itibaren yerleşim gören İzmir Çukuru'nda son antik yerleşim olan Hellenistik Şehir, Kadifekale üstündeki Akropolden denize kadar uzanan yamaçta kurulmuştur. Seçilen yerleşim yeri M.Ö. 4. yy'dan günümüze kadar da kesintisiz olarak yerleşim görmüş ve günün gereği olarak genişleyerek bugünkü şeklini almıştır.
O günden beri hiç terkedilmeden yaşanılan şehirde yaklaşık olarak aynı yerde kalan sokaklarını yürürken sadece zaman farkıyla iki bin yıl önce bu sokakta yürümüş, şehirde yaşamış biriyle aynı yolu yürür aynı şehri paylaşırsınız. Dikkatli bakarsanız aynı çocuklar oynar sokaklarda.
O günü hayal etmeniz kolaydır. Bu eşsiz zaman yolculuğunu hissederken ne yazık ki üzerinde yaşanan bir şehrin varlığı antik döneme ait yerleşimi tam olarak çıkarıp bakabilme olanağını ortadan kaldıran handikaptır.
Anadoludan Akdeniz dünyasına açılan kapı "Ulaşım Kenti İzmir"
Hellenistik ve bunu takip eden Roma dönemlerinde benzer Batı Anadolu Yunan Koloni Şehirleri gibi Kamusal yapılara ve insanlığın her döneminde olduğu gibi kendisi iptidai şartlarda bir yaşam süren insanların inanca hizmet eden dini yapılara verdiği önemi gösteren tapınaklara özen gösterilerek büyük masraflarla mermerden ihtişamlı yapılar inşa edilmiştir.
Bu kanıt, önem sıralamasının insan yaşamında bu güne kadar hiç değişmeden geldiğini yani soyut otoritenin daima insanın önünde yer aldığını çok net olarak göstermektedir. Tabii ki mekansal zenginliği hak eden tüm toplumların aynı oranda sosyolojik rahatlığı ve ekonomik zenginliği de beraberinde yaşayabilmesi hep temenni edilmiştir.
Günümüzde de süregeldiği gibi en güzel, sağlam ve tartışmasız zenginlik ifadesi olan mermer antik dönem boyunca en önemli ticari metalardan biri olmuştur. Yakın ocaklardan çıkarılan mermerin kabaca şekil verilip ağırlığı azaltılarak kara yoluyla son kullanım yerine ulaştırılması ve burada ustalar (sanatçılar) tarafından son ayrıntıların işlenmesinden sonra mimari öğe olarak yerini alması akla en yakın olandır.
Günümüzde taşıma için motorlu kara taşıtlarının ve mermeri işlemek için modern makinaların kullanılması ile ve asıl değişimin artık her alanda olduğu gibi antik dönemin yüksek sitil ve ifade arayışlarının son bulması nedeniyle sadece simetri aranması ve köşelerden ibaret malzemeye gereksinim duyuluyor olması nedeniyle işler çok daha kolay yürümektedir. Bununla birlikte hala aynıyla sürdüğü üzere, antik dönemde de bu ağır ve asıl zorluğu taşıma ve ulaştırma olan meta uzak diyarlardan kıyı kentlerine deniz yoluyla ulaştırılmaktaydı.
Smyrna Antik kentinde de bugün artık dolarak denizden uzaklaşmış olan kıyı çizgisinin o gün ticari malların indirilip yüklendiği alanında kalan Fevzi Paşa Bulvarı, limanda indirilen mermerlerin ustalar tarafından işlendikten sonra şehre gönderildiği bir mermer işleme atelyesine ev sahipliği yapmış olduğu düşüncesi akla yakın durmaktadır. Günümüzde de bir mermer atelyesine gittiğinizde asıl önemli olanın ticari meta olduğunu mimari yapının genelde bir bahçe içindeki iptidai bir sundurma olduğunu görebilirsiniz. Metro kazısı sırasında işliğe ait mimari kalıntılar ele geçmemesinin nedeni bu olsa gerektir.
Metro istasyonunda sergide bulunan sütun ve başlık parçalarının bir kısmında deniz suyunun geçen uzun zamandaki aşındırması net bir biçimde görülebilmektedir |
Metro istasyonunda sergide bulunan sütun ve başlık parçalarının bir kısmında deniz suyunun geçen uzun zamandaki aşındırması net bir biçimde görülebilmektedir. Bununla birlikte her birinde ya bir deformasyon ya bir kırık ya da simetriyi tamamlamayan ve işlenmeden yarım bırakılmış bir bölüm bulunmaktadır. Eserlerin hepsinin bu yarım kalmışlık ortak özelliği, metro istasyonunun; Smyrna Antik Kentinin Limanının yanındaki mermer işleme atelyesinin üstüne kurulmuş olduğunu göstermektedir.
Sanat eserlerine dönmüş ustalık çalışmalarını ise İzmir Smyrna Agora'sında yerinde kullanılmış haliyle görebilir ve estetik bütünlüğü tadabilirsiniz.
Eserlerin yarım kalmışlık ortak özelliği, metro istasyonunun; Smyrna Antik Kentinin Limanının yanındaki mermer işleme atelyesinin üstüne kurulmuş olduğunu göstermektedir. |
Yorum Bırakmak İster misiniz?