Header Ads


ANTİK YUNANDA KENT PLANLAMACILIĞI


ANTİK YUNANDA  KENT PLANLAMACILIĞI
ÖNSÖZ
Başlangıçta hiçbir görkemi olmayan Helen kent devletleri, İ.Ö.1.binin ilk yarısında yavaş yavaş gelişmeye başladı.6.yy.da ise siyasal bakımdan yüksek bir düzeye erişti; ama Başlangıca dönersek Hellen Kentlerinin Parlak çağlarından yaklaşık bin yıl önce İ.Ö.2.Binin ortasında merkezi Girit olan Minos kültürü Ege bölgesinde doruk noktasındaydı. Hellen Şehir Planlamacılığı POWERPOINT SUNUMU İNDİR

Sonunda Hellen adı ile bilinen topluluklar 2.bin yıl süresince bölgeye sızdılar. Eski kültürü bir ölçüde değiştirerek Ege dünyasının ağırlık merkezini Yunan anakarasına getirdiler. Bunun sonucunda ise Helenlerde eskisinden daha güçlü bir yasal karışım ortaya çıktı. Kent devleti olan polis kavramı doğal süreçle ortaya çıktı. Polis kavramının oluşması ile birlikte ortaya çıkan gelişimi belli bir plana koyup, düzenlemeye ihtiyaç duyulmuştur.8–7.yy.da kentler henüz biçim alırken güçlü doğu etkileri Hellen kültürü üzerinde izler bırakmaya başladı. Yunanlıların arkaik dönemin başında ticari ilişkilerde bulundukları yakın doğu yerleşimlerinden düzenli kent planlama yaklaşımını alıp geliştirmeleri güçlü bir olasılıktır. Daha önceki dönem örneklerine baktığımızda karşımıza Hindistan’da Mohenjo-Daro ve Harrappa(İ.Ö.3000–2000),Mısır’da Kahun(İ.Ö.1369–1354) çıkmaktadır. Yunanlılarda düzenli plan, paralel ve dikey sokaklarla ızgara tarzında idi. Izgara planlı kent uygulamaları İ.Ö.8.yy.da arkaik dönemde başlamış klasik dönemde şekillenmiş ve Hellenistik dönemdeki oluşumlar ile birlikte gelişimini tamamlamıştır. Izgara planlı kentler batı Anadolu’da kent devleti olarak tanımlanan çevresindeki köyleri içine alan ve genellikle doğal sınırlara dayanan bir siyasi topluluk niteliğindeki yunan polisinin siyasal ve toplumsal örgütlenmesi ile paralel olarak gelişmiş ve yaygınlaşmıştır.
Şehircilik yönünden iki çeşit şehir vardır:
Düzenli ve düzensiz planlı: Düzensiz planlı şehirler köylerin tabii gelişmesi ile meydana gelmişlerdir. Şehrin kuruluşu ve gelişimi fertlerin eline ve isteğine bırakılmıştır. Şehre karakterini veren evlerin arazi üzerindeki dağılış şeklidir Bunlar içice geçmiş, karışık kümeler halindedir. Sokaklar arazinin iniş ve çıkışlarına uyar, köy yollarını devam ettirir. Arkaik çağlarda şehirler genellikle düzenli planlı değildi. Çoğu da tarihi boyunca, Atina, Thebai ve Argos gibi büyük ve ünlü şehirler başta olmak üzere, aynı düzensizliği sürdürmüştür. Yunan şehirlerinin büyük çoğunluğu düzensizdi.
Düzenli plan, toplumun belirli bir gelişmesinden sonra ortaya çıkmıştır. Arazi fertlere verilmeden önce, bir otorite tarafından belirli bir düşünceye göre bölünmüştür. Böyle bir plan çok nüfuslu bölgelerden ayrılarak yeni şehirler kurma şeklinde meydana gelebilir, ya da savaş ve tabiî felâket sonunda, en kısa zamanda, yeniden yerleşmeği sağlamak gayesi ile uygulanabilirdi. Düzen ve sürat plana sert ve geometrik bir yapı verir. Özellikle bu, sokakların arazi şekline uyulmadan çizilmesinde kendini gösterir. Bu tip şehir planını Aristo'da ve başka yazarlarda adı geçen Hippodamos'tan dolayı, zamanımızda, ızgara planlı şehirlere çok defa, 'Hippodamos tarzı' denmiştir.
Sonuç olarak klasik ve Hellenistik dönemlerde evrimini tamamlayıp son derece gösterişli ve işlevsel hale gelen Yunan kenti yeni kentler kurma ya da varolan bir kentin yeniden tasarlanmasına ilişkin sorunları çözmek hedefi ile ortaya çıkmıştır.
GİRİŞ
1.ARKAİK DÖNEMDE IZGARA PLANLI KENT GELİŞİMİ
Yunan dünyasında ızgara planı ilk defa 7 nci yüzyılın sonunda ortaya çıkmıştır. Eski Doğu medeniyetlerinde, çeşitli devirlerde, sokakları dik açılı, düzenli şehirler, işçi mahalleleri ve mimari kompozisyonlar vardı. Yunanlılar 8 nci yüzyıldan itibaren bu memleketleri tanımaya başlamışlardır. İ.Ö. 8.yy.ın başlarında Ege’de Symirna ve Miletos kentlerinde yeni bir kent planlama yaklaşımına ilişkin erken bulgular elde edilmiştir. 8.yy.da bir depremle yıkıma uğrayan Symirna kentinin yeniden inşası sırasında kentin üzerinde yer aldığı yarım ada paralel sokalar sistemi ile bir dizi yapı şeridine bölünmüştür. Kentin planlanması aşamasında kent işlevlerine göre bölgelere ayrılmıştır .Kentlerin nerede kurulacağı ve basit yerleşmelerden hangisinin daha yüksek bir siyasal ve mimari gelişime ulaşması için öncelikle ele alınması gerektiği konusunda verilecek kararı çeşitli etkenler belirlerdi. Bunda kuşkusuz doğal konum stratejik ve ekonomik etkenler rol oynardı .İşte bu sebeplerden dolayı ızgara planının kullanıldığı ve belkide temellerinin atıldığı erken dönem örneklerinde planlama ilkeleri ortaya çıkmıştır. Bu ilkeler:
• İşlevlerine göre yapı gruplarını belirli alanlara ayırmak ki bunlar konut alanları bölgesi ve kamu alanları bölgesi şeklindedir.
• Merkezi bir yaklaşımla agora, tapınak gibi kamu yapılarını kent merkezinde kurgulayıp merkezle konutlar arasında olan mesafeyi azaltmak.
• Birbirini dik kesen sokak dokusu içerisinde yapı adaları oluşturup, bu yapı adalarında yapıları kurgulamak şeklinde arkaik dönemden Hellenistik dönemin sonuna kadar gelişim göstermiştir .
Rodos'ta Vrulia'da yamaca inşa edilmiş, 7 nci yüzyıl sonuna ait, birbirine paralel, iki ev dizisi meydana çıkarılmıştır. Bitişik 38 evden meydana gelen üst sıra surlara dayatılmıştı; ikinci sıra daha aşağıdaki bir düzlükte idi.
Yine kazılar, paralel ve dikey sokakların 7 nci ve 6 nci yüzyıllarda deniz aşırı yerleşmelerde de kullanıldığını göstermiştir. Karadeniz'de bir Miletos yerleşmesi olan Olbia'da bir mahalle, yangından sonra bir düzene göre yeniden inşa edilmiştir. Güney İtalya'da Poseidonia'da şehrin ünlü üç tapınağı araziye birbirine paralel olarak oturtulmuştur. Şehrin ızgara esasına göre planlandığını işaret eden bu durum, yapılmakta olan kazılarca da desteklenmiştir fakat tapınaklarla sokaklar aynı doğrultuda değildir .Bunda da en önemli etken kentlerin yoğun olarak gelişmesi ve bundan dolayı ilk etapta plan içerisinde yer almayan yapıların daha sonradan yapılması olabilir.
Izgara planlı kentçiliğin bu dönemden itibaren yayılma göstermesinin iki ana nedeni olabilir. Bunlar:
• Izgara planlı kent çok nüfuslu şehirlerden halkın göç edip başka bir yerde yeni bir kent kurma ihtiyacı esnasında gelişmiştir. Olbia ve Pire bu sebeple kurulan kentlere örnektirler.
• Savaşlar veya doğal afetler sonucunda kentleri yerlebir olan halkların çok kısa sürede kentlerini yeniden kurması ihtiyacıdır. Batı Anadolu’da Pers istilalarından sonra İonia’daki birçok kent yerlebir olmuştur. Kentler ikinci kere başka bir bölgeye taşınmışlar veya eski yerleşiminin üzerine yeniden kurulmuşlardır. Bu tip yeniden kurulan düzenli planlı kentlere Priene, Miletos ve Menderes Magnesia’sı örmek olarak verilebilir.

1.1.Hippodamos:
Hippodamos hakkında en geniş bilgi, hükümet şekilleri dolayısıyla Aristo tarafından verilmiştir. Aristo Hippodamos'un kuramını ortaya koymadan önce, kişiliğini belirtirken, şehirleri bölmeği icat ettiğini ve Pire'yi böldüğünü yazmaktadır. Orta çağ başlarında yaşamış lügat yazarları onu 'meteorologos', yani mimar olarak tarif etmişlerdir. Adı planlı şehirciliğe öyle bağlanmıştır ki 1 nci yüzyılda Strabon, 409/8 de kurulmuş olan Rodos'un planını onun eseri olarak göstermiştir. Planını çizdiğini kesinlikle bildiğimiz tek şehir Pire'dir. Pire 475 ile 450 tarihleri ara-sında planlanıp inşa edilmiştir. Hippodamos'un başka şehirlerin planlarını da yaptığı şüphesizdir. Bunlar hakkında bugün sadece tahminler yürütebiliyoruz. Doğduğu şehir olan Miletos'un 479 dan sonraki planını yapmış olması çok muhtemeldir. Belki Pire'ye çağırılmasına sebep Miletos’da ki çalışması olmuştur. 444/3 yılında güney İtalya’da kurulan Thurioi’ya göçtüğü eski kaynaklardan bilinmektedir, öyle ki bazen Thurioi'lu olarak gösterilmiştir. Pire'deki tecrübe ve başarısından sonra, Perikles'in kurulmasında öncülük ettiği bu şehrin planında çalışmış olduğu da tahmin edilebilir .Hippodamos'un kişiliğini ve fikirlerini açıklayan Aristo şunları yazmaktadır {Politika II, 5)'Eurifon'un oğlu, Miletoslu Hippodamos (şehirleri bölmeği icat etmiş ve Pire'yi bölmüştür. Gösterişe meraklı idi. Saçları uzundu, pahalı süsleri vardı. Yalnız kışın değil, yazın da, sade fakat ağır yünlüler giyerdi. Doğal bilimlerde bilgin olmak hevesinde idi). En iyi devlet şekli hakkında, politikacı olmadığı halde fikir yürüten ilk insandı. Devleti, üç sınıftan meydana gelen on bin nüfuslu bir şehir üzerine kurulmuştu. Bu sınıfları zanaatkarlar, çiftçiler ve vatanın savunucusu olan askerler yapıyordu. Toprak da kutsal, devlet ve özel olmak üzere üçe ayrılmıştı. Kutsal topraklar tanrılara yapılan mutad adakları sağlayacaktı. Devlete ait topraklar cenkçi sınıfı besleyecek, özel topraklar da çiftçilere ait olacaktı. Davalar üç konuda açıldığı için hukuk üçe bölünmüştü. Bu konular saldırı, zarar ziyan ve katildi.Yanlış karara bağlanmış davaların görüleceği, yaşlılardan seçilen bir yüksek adalet divanı kurulmasını da düşünmüştür.

Hellen Şehir Planlamacılığı POWERPOINT SUNUMU İNDİR

Hiç yorum yok

www.arkeoloji.biz. Blogger tarafından desteklenmektedir.