Header Ads


MESLEĞİNİ YAPAMAYAN ARKEOLOG OLUR MU?

FACEBOOK'da Arkeologların durumunu anlatan güzel bir yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum.



Ülkenin sahipsiz ve yalnız bir meslek grubunun baştan anlatılan hikayesi sayılabilir yazılan.
Arkeolog.

Lise sıralarında üniversite tercihleri yapılırken ya büyük bir ilgi ile "ben arkeolog olmalıyım" bakışıyla ya da puanı bu bölüm için yettiğinden (acı bir durumdur) yazılan ve sonucunda kazanılan bir bölüme kayıt yaptırmakla başlayan bir hikayedir. Heyecanla, büyük umutlarla ve merakla.

Keyifli, keyifsiz dersler, zor hocalar, sınavlar izlerken birbirini, işin en zor ve bir o kadar da keyifli yanı olan arazi çalışmalarına gelir sıra. Bütün camia kabul eder ki işin en güzel yanıdır, bir arkeolog için. Bir arkeoloji öğrencisi için sabah 5'de kalkıp 40 derece güneşin altında öğlen 2'ye kadar haftalarca arazide karşılık beklemeden çalışmak hazların en büyüğüdür. Saat 2'den sonra gece 12'lere kadar ofis çalışması cabası. Eğer bir de o gün nöbetçi isen saat 4'de kalkacaksın ve çok yorulacaksın. Ama güzel.



Arkeoloji bilimine gönül vermiş birçok arkeolog adayı için lisans eğitimi boyunca kesintili ya da kesintisiz her yıl yaz aylarında devam eder bu işleyiş. ( Bir arkeolog için haziran, temmuz, ağustos ayları aslında üç ay değil tek ay gibidir.) Bu arada arkeoloji bölümünde arkadaşlık diğer bölümlere göre farklıdır ve derindir. Neden mi? Aylarca 24 saatini birlikte geçiren insanlar, bütün özellikleri ile birbirilerini tanırlar. Tanımaları kaçınılmaz bir gerçektir. Böyle bir gerçek, arkadaşlığı özel ve içten kılar. Birbirini seven içten sever sevmeyen içten sevmez. Bu arkeolojik kazılara has bir durumdur.

Neyse, lisans eğitimi bitince arkeolog ünvanı almaya hak kazanana kadar karşılıksız ve keyifli giden bu hikaye artık belirsizliğin getirdiği bir korkuya, rahatsızlığa bırakır yerini. Yüz kişiden bir ya da iki kişi akademisyen olma yolunda geçmesi gereken çok zor engelleri geçer ve yolunu böyle çizer. (Gerçi onlar içinde başka bir kabus dönemi başlar.) Diğer bir kısmı KPSS umuduyla yoluna devam eder. Ve geriye kalanlar ise yolun sonuna geldiğini düşünerek arkeoloji yolculuğuna son vererek başka mecralara savrulmak zorunda kalır. O kadar emek, alınteri geride bırakılarak gitmek, zorunluluk haline gelmiştir diye düşünüp gidilir. Yola devam etmek için direnen arkeologlar kalır geriye. Ama şunun farkındadır mesleğine aşık taze arkeologlar : Yılda yüzlerce arkeolog mezun oluyor, istihdam edilen arkeolog sayısı iki elin parmaklarını geçmiyor. Sorunun tıkandığı, kangrenleştiği en önemli nokta burasıdır. Yılarca karşılıksız emek verdiği mesleğini, yapamadığı için çaresizdir. Hemde doğduğu, büyüdüğü ve emek verdiği Anadolu coğrafyası gibi bu zengin topraklarda mesleğini yapamamak çok zoruna gider. Ve direnmek kalır arkeolog ünvanlı, donanımlı, birikimli bu dinamik, genç, aydın insan'a. 

Şunu ister bu genç insan ve haykırır:

- Binlerce yıl medeniyet beşikliği yapmış Anadolu topraklarında mesleğimi yapmak istiyorum.

- Başta Kültür ve Turizm Bakanlığı olmak üzere bütün yetkili birimlerin, mesleğimi yapabilmem için istihdam projeleri geliştirmesini ve hızla hayata geçirmesini istiyorum.

- Akademisyen hocalarımdan ( emeklerimizi en iyi bilen onlardır ) ciddi ve kamuoyu oluşturacak her türlü girişimi iyi bir birliktelikle hayata geçirmelerini istiyorum.

- Arkeolog olarak mesleğimi yapabilmek için istihdam olanaklarının doğru bir çalışmayla çoğaltılacağını bildiğim için bu konuda tüm arkeoloji dünyasının çaba sarf etmesini istiyorum.


Ve hikaye en güzel yerinde bitmesin istiyorum...............https://www.facebook.com/arkeolog.isa/posts/10201889801389701

ARKEOLOJİ.BİZ
ARKEOLOJİ İLE İLGİLİ HER ŞEY...

Hiç yorum yok

www.arkeoloji.biz. Blogger tarafından desteklenmektedir.