Header Ads


Paranın Doğduğu Kent: Sardes

Sardes Gymnasium
Tarihte parayı icat eden, basan ve ilk kez değer karşılığı ödeme aracı olarak kullanan uygarlık olarak bilinen Lidya uygarlığının başkenti olan Manisa’nın Salihli ilçesi sınırlarındaki Sardes Antik Kenti’nde yürütülen kazılar, Lidyalılar’ın parfümeri, masaj, ticaret gibi başka alanlarda da öncü olduğunu ortaya çıkardı.


Tarihte 150 yıl gibi kısa sayılabilecek bir dönem hüküm süren uygarlığın başkentindeki kazılar üzerine çeşitli araştırmalar yürüten ve rehberlik de yapan Salihli Turizm Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Uçar, araştırma sonuçlarını ”Paranın Doğduğu Kent: Sardes” adlı kitabında topladı.Uçar, yaptığı değerlendirmede, tarihe damga vuran en önemli uygarlık olarak nitelediği Lidya Krallığının bilim, sanat, mimari, tekstil ve madencilik gibi alanlarda pek çok ilki hayata geçirdiğini kaydederek, zirvedeyken yıkılan uygarlığın mirasına, aynı toprakları paylaştığı eski Helenler ile kendisini tarihten silen Persler’in sahip çıktığını anlattı.Bugün zenginliği anlatmak için kullanılan ”Karun kadar zengin” tabirinin aslında son Lidya Kralı Croesos’un (Krezüs-Karun) isminden geldiğini hatırlatan Uçar, tüm bunlara rağmen Lidyalılar’ın tarihte hak ettiği yeri alamadığını düşündüğünü, bu nedenle yaptığı araştırmaların sonuçlarını bir kitapta toplama gereği duyduğunu söyledi.Uçar, ”Lidyalılar, para dışında tarihteki pek çok ilke imza atarak, akıllarından bile geçirmedikleri halde icat ettikleri paranın getirdiği kapitalizmle, iç ve dış satımı başlatmış, ekonomik ve mali sistemlerin doğuşunu da gerçekleştirmiş” dedi.

İlk termal tedavi

”Paranın Doğduğu Kent: Sardes” adlı kitapta yer alan bilgilere göre, kazılar sırasında gün yüzüne çıkarılan termal havuz, Sardes Antik Kenti’ndeki en önemli Lidya kalıntılarından biri.İlk jeotermal ısıtma sisteminin, Romalılar döneminde bu bölgede kullanıldığını ortaya koyan havuzun uzunluğu 33, genişliği 7 ve derinliği 1,5 metre civarında.O dönemde, kuş uçuşu 5 kilometre uzaklıkta bulunan çamur hamamından, boru olarak kullanılan pişmiş künklerle su aktarılarak doldurulan havuz, drenaj sistemini de barındırıyor. Kaplıca suyunun kullanıldığı termal havuzun etrafında, SPA masajının yapılması ve dinlenme için küçük bölümler de bulunuyor.Bu haliyle, günümüzdeki termal tedaviden pek de farklı olmayan antik havuz, yüzyıllar öncesinde Lidyalılar’ın sağlık ve keyfe verdiği önemi gözler önüne seriyor.Lidyalılar, adeta ”hamam sefası”nı andıran termal havuzdan çıkıp, bir süre dinlendikten sonra, antrenman alanında çalışan gladyatörlerin dövüşlerini izleyerek günü tamamladıkları kitapta yer alan bilgiler arasında bulunuyor.

Lidya’nın ilkleri

Kitaba göre, kazı çalışmalarında ortaya çıkarılan eserler, parayı ilk kullanan uygarlık olan Lidyalıların, ilk bankacılık işlemini de Sardes Antik Kenti’nde gerçekleştirdiğini gösteriyor.Sardes Antik Kenti içinde yer alan Artemis Tapınağı’nın kuzeybatı iç duvarındaki bir yazı, Tanrıça’nın, Mnesimades isimli bir kişiye ipotek karşılığı faizle para verdiğini, borcu karşılığında bu kişinin arazilerinin ipoteklendiğini, borcunu zamanında ödemediği takdirde arazilerine el konulacağını anlatıyor.İlk uzun mesafeli ticaretin de burada başladığı, Lidyalılar döneminde karayoluyla Mısır’a kadar ulaşıldığı kaydediliyor.”Orient Bazaar” diye adlandırılan pazar yeri olgusunun izlerini, Paktalos (Sart) Çayı kıyılarında kurulan sabit dükkan kalıntılarında bulmak mümkün.


Kendi yetiştirdikleri bitki ve çiçeklerin koku ve yağlarını kullanarak elde ettikleri ürünlerle parfümerinin de temellerini atan Lidyalılar, ilk kozmetik sanayini ise zehirli civa sülfürden elde ettikleri dudak boyası ile başlatıyor.Tarihteki, ilk tekstil merkezi de buradaki halı, battaniye, palto, altın ve gümüş işlemeli çeşitli kumaş dokumacılığı ve özellikle ketenden yapılan balık ağları üreten evlerden doğuyor.Keşfedilen kök boyalarla koyun yünleri çeşitli renklere boyanıyor, böylece dokumacılığa da çok renklilik geliyor.

”Kıtlık, oyun icat ettirdi”

Kitapta yer alan bilgilere göre, Lidyalılar, ilk pişirilmiş tuğla ve kiremitleri yaparak, mimariye de yeni bir bakış getirdiler.Civayı, bakır levhalarla sıvayarak aynayı elde ettiler.İlk madencilik ve metalürji çalışmalarını bu bölgede başlatan Lidyalılar, Tmolos’tan (Bozdağ) çıkardıkları altın, gümüş, bakır, arsenik ve ilaç sanayinde kullanılan antimuan gibi madenleri kimya bilgileriyle işlemeyi başardılar.İlk kez dünyada kendi ismiyle anılan koyu kırmızı bir çeşit Lidya quarz taşı burada bulundu, Lidyalılar yüksüklerine taktıkları bu taşı, uzun süre mühür olarak kullandılar.Tarihteki ilk kuyumculuk da burada ortaya çıktı.Oyunun her türlüsüne düşkün olan Lidya halkı, önceleri bir taş etrafına kumaş sararak elde ettikleri top ile çeşitli top oyunlarını, aşık kemiğiyle başlayan oyunları ve zamanla bu kemiğin işlenerek zar şekline dönüşmesiyle zarla oynanan kumar oyunlarını keşfetti.Günlük yaşamın tekdüzeliğinden sıkılan Lidyalılar, günümüze kadar gelen beştaş, dokuztaş gibi oyunların da mucidi oldular.Tavlanın da Lidya icadı olduğu belirtilen kitapta, ”Ancak kendilerini yenen Persler bu oyunu beğenip ülkelerine götürmüşlerdir. Bu nedenle de tavlanın çıkış yeri olarak İran gösterilmektedir” görüşüne yer verildi.Tarihçi Herodot, bu oyunların asıl çıkış noktasını, 18 yıl süren kıtlık döneminde günaşırı yemek yiyebilen halkın açlığını unutturmak için icat ettiğini ifade ediyor.

Alıntı: Sabah

Hiç yorum yok

www.arkeoloji.biz. Blogger tarafından desteklenmektedir.