Ay İsimleri Nereden Geliyor?


Türkçe Ay İsimlerinin Etimolojik Kökenleri ve İlginç Hikâyeleri

Bugün kullandığımız Miladi (Gregoryen) takvim, güneş yılına dayalı bir sistemdir ve kökenleri antik Roma'ya uzanır. Ancak Türkiye'de kullanılan ay isimleri, sadece Roma'dan değil; Babil, Süryani (Aramice), Arap, Latince ve özgün Türkçe kaynaklardan beslenir. Bu isimler, Osmanlı döneminde Rumi takvimle (güneş esaslı) birlikte evrilmiş ve Cumhuriyet dönemi Dil Devrimi'yle önemli bir dönüşüm geçirmiştir. 


Dil Devrimi sonrası, Arapça kökenli ay adlarına Türkçe karşılık bulma çalışmaları hızla başlamış; ancak bazı isimler 1945'e kadar Arapça formlarında (Teşrinievvel, Teşrinisani, Kânunievvel, Kânunisani) rağbet görmüştür. Bu süreçte aksaklıklar yaşanmış: Örneğin, Teşrinisani'ye uygun bir Türkçe karşılık bulunamamış ve Şemsettin Sami'nin 1900 tarihli Kamus-ı Türki sözlüğünde önerdiği, yine Arapça kökenli "Kasım" kabul edilmiştir.
Diğer ayların çoğu da Türkçe değildir: Şubat, Nisan, Haziran, Temmuz, Eylül Arapça/Aramice; Mart, Mayıs, Ağustos ise Latince kökenlidir. İşin garibi, bu yabancı kökenler o dönemde pek sorgulanmamıştır. 1945'te yasayla Türkçeleştirme gerçekleştirilmiş: "İlk Teşrin" (Ekim), "İkinci Teşrin" (Kasım), "İlk Kânun" (Aralık), "İkinci Kânun" (Ocak) şeklinde yarı Türkçe formlar sözlüklere girmiştir. Nihayetinde "Ekim, Kasım, Aralık, Ocak" önerilerek kabul edilmiştir.
Bazı Türkçeciler tatmin olmamış; 1946'da Refet Ülgen Türk Dili Belleten dergisinde (Seri III, Sayı 8-9) "Ay ve Gün Terimleri Hakkında Bir İnceleme" makalesinde ay ve gün isimlerini etraflıca ele almış. Ülgen, halk ağzındaki kullanımları da dikkate alarak yeni önerilerde bulunmuş ve kelimelerin bitişik yazılmasını savunmuştur. Bu öneriler konuşma diline geçmemiş olsa da, zarif ve yaratıcıdır: Şubat'a "Gücükay" (kısa ay anlamında, halktaki "gücük"ten), Mart'a "Dölay" (kedi doğumu mevsimi, "döl"den), Nisan'a "Sapanay" (tarla sürme zamanı), Mayıs'a "Çiçekay" (çiçeklenme), Haziran'a "Çayıray" (çayır biçme), Temmuz'a "Biçinay" (biçme/hasat), Ağustos'a "Yemişay" veya "Bolay" (meyve bolluğu), Eylül'e "İlkgüz" (ilk sonbahar), Kasım'a "Songüz" (son sonbahar).Ülgen, gün isimlerini de ele almış; Arapça kökenlileri (sadece "ertesi" kısmı Türkçe olan) değiştirme önerileri şöyle: Pazartesi'ye "Başgün" (hafta başı), Salı'ya "Ertegün" (ertesi gün), Çarşamba'ya "Işıklı" (ışıklı, belki orta gün parlaklığı), Perşembe'ye "Ortagün" (hafta ortası), Cuma'ya "Duagün" (dua günü, ibadet), Cumartesi'ye "Songün" (son gün), Pazar'a "Boşgün" (dinlenme/boş gün).Haydi, Ocak'tan Aralık'a doğru bir yolculuğa çıkalım ve her ayın etimolojisini, ilginç hikâyelerle birlikte inceleyelim!Ocak (January)Köken: Tamamen Türkçe. "Ocak" kelimesi, ateş yakılan yer (stove/hearth) anlamına gelir. Kışın soğuk günlerinde ısınmak için kullanılan ocak, ayı simgeliyor. Eskiden "Kânunisani" (Arapça "kânun"dan, ocak anlamında) denirdi, 1945'te Türkçe'ye çevrildi.İlginç Bilgi: Ocak ayı, Roma'da "Januarius" idi ve iki yüzlü tanrı Janus'tan (kapıların, başlangıçların koruyucusu) geliyordu. Janus'un bir yüzü geçmişe, diğeri geleceğe bakardı – tıpkı yılbaşında eski yılı uğurlayıp yenisini karşılamamız gibi! Bizim "ocak" ise, soğukta ailelerin ateş etrafında toplanmasını çağrıştırıyor. Düşünün, antik Roma'da kapı tanrısı, bizde ısınma aracı.Şubat (February)Köken: Süryanice/Aramice kökenli, Arapça üzerinden alınmış "Şubat" (Šubāṭ). Babil takviminden gelir ve "arınma" ile ilişkilendirilir. Roma'da "Februarius", "februum" (arındırma) kelimesinden türemiş.İlginç Bilgi: Roma'da Şubat, günah kefareti için kurban kesilen Februa festivalinin ayıydı. Ayın kısa olmasının nedeni? İmparator Augustus, kendi ayı Ağustos'a bir gün eklemek için Şubat'tan çalmış! O yüzden Şubat 28-29 gün çeker. Bu "güç mücadelesi", takvimi bile etkilemiş – Şubat'ın "mağduriyeti" hâlâ sürüyor. Ülgen'in önerisi "Gücükay", kısa ay'ı vurguluyor.Mart (March)Köken: Latince "Martius", Roma savaş tanrısı Mars'tan. Eskiden Roma takviminde yılbaşıydı (bahar başlangıcı).İlginç Bilgi: 1582'de Papa XIII. Gregorius'un reformuyla Ocak yılbaşı oldu. Bu takvimi kabul eden ülkeler: İtalya/Almanya 1582, İngiltere 1752, Rusya 1918, Türkiye 1926. İngiltere'nin gecikmesi, 11 gün "kaybetmelerine" neden oldu – halk isyan etti, "Günlerimizi geri verin!" diye! Mart, savaş tanrısından adını alsa da, bizde baharın müjdecisi. Ülgen "Dölay" demiş, kedi yavrulama mevsimine atıf.Nisan (April)Köken: Babil/Süryanice "Nisan" (Nīsān), Aramice üzerinden Arapça'ya geçmiş. Babil takviminden, Hebrew "Nisan" ile aynı kök. Roma'da "Aprilis", "açılmak" (aperire) veya Venüs tanrıçası Aphrodite'ten (güneşli günler anlamında).İlginç Bilgi: Nisan, Mezopotamya'da bahar ve yenilenme ayıydı – tıpkı Paskalya gibi kutlamalarla. Eski Türklerde "Avril" (Arapça "abril"den) denirdi, halk arasında çiçek açma mevsimi. Düşünün, Babil'den Türkiye'ye uzanan bir isim, yağmurlu Nisan'ı "açılış" olarak görüyor! Ülgen "Sapanay" önerisiyle tarla sürme zamanını vurgulamış.Mayıs (May)Köken: Latince "Maius", Yunan tanrıçası Maia'dan (Merkür'ün annesi, bitki büyüten tanrıça).İlginç Bilgi: Maia, Roma'da doğurganlık ve büyüme simgesiydi. Mayıs, eski Türklerde "Mayıs" olarak kaldı, ama halk arasında "Kiraz ayı" denirdi – meyvelerin olgunlaştığı dönem. İlginç bir tesadüf: Maia'nın "büyüme" anlamı, bahar çiçekleriyle mükemmel uyuyor. İşçi Bayramı'nın Mayıs'ta olması da "emek ve büyüme" temasına bağlanabilir! Ülgen "Çiçekay" ile çiçeklenmeyi öne çıkarmış.Haziran (June)Köken: Süryanice/Aramice "Haziran" (Ḥazīrān), "domuz" (ḥzīrā’) anlamına gelir – yazın Sirius yıldızının yükselişi ve domuz tanrısı Ninurta ile ilgili. Roma'da "Junius", gençlik tanrıçası Juno'dan (Iuventas).İlginç Bilgi: Asıl köken "domuz" – Mezopotamya'da domuz avı mevsimi! Eski Türklerde "Haziran" halk arasında "Orak ayı" (biçme zamanı) idi. Juno'nun "gençlik" anlamı, yaz tatillerini çağrıştırıyor – ama domuz bağlantısı, veganlar için şaşırtıcı olabilir! Ülgen "Çayıray" ile çayır biçmeyi önermiş.Temmuz (July)Köken: Sümer tanrısı Dumuzi'den (bereket ve çoban tanrısı), Aramice "Tammuz" üzerinden Arapça'ya geçmiş. Roma'da "Julius", Julius Caesar'ın onuruna değiştirildi (eskiden Quintilis).İlginç Bilgi: Dumuzi, Sümer mitinde tanrıça İnanna'nın kocası – ölüm ve diriliş hikâyesiyle ünlü. "Dam" Sümerce "kadın" demek, ama "damsız girilmez" esprisi eğlenceli olsa da etimolojik değil! Caesar'ın ayı 31 gün, çünkü imparatorluk ego'su. Yaz sıcağında bereket festivali – modern tatillerin atası. Ülgen "Biçinay" ile hasat vurgusu yapmış.Ağustos (August)Köken: Latince "Augustus", İmparator Octavianus'un unvanı (saygıdeğer).İlginç Bilgi: Augustus, Caesar'ı kıskanıp Şubat'tan bir gün çalarak Ağustos'u 31 güne çıkardı – o yüzden Temmuz ve Ağustos art arda 31 çeker! Eski Türklerde "Harman ayı" (hasat). İmparatorun ego'su, takvimi hâlâ etkiliyor – Şubat'ın "kurbanı" olması trajikomik. Ülgen "Yemişay" veya "Bolay" ile meyve bolluğunu işaret etmiş.Eylül (September)Köken: Süryanice/Aramice "Eylül" (Aylūl), üzüm ayı anlamına gelir, Babil'den. Roma'da "September" (7. ay, eskiden takvim 10 aylıktı).İlginç Bilgi: Üzüm hasadı mevsimi – şarap festivallerinin kökeni! Eski Türklerde "Çürük ayı" (meyve çürümesi). Roma'da 7. ay olsa da, Gregoryen reformla 9. oldu. Sonbaharın melankolisi, üzümün tatlılığıyla dengeleniyor. Ülgen "İlkgüz" ile ilk güz'ü önermiş.Ekim (October)Köken: Türkçe "ekim", tarlaların ekildiği mevsim. Eskiden "Teşrinievvel" (Süryanice "ilk teşrin").İlginç Bilgi: Halk arasında "Avara ayı" (avarelik, hasat sonrası dinlenme). Roma'da "October" (8. ay). Ekim Devrimi'nin ayı – tohum ekmenin metaforu devrimle bağdaşıyor!Kasım (November)Köken: Arapça "kasım", "ayıran/bölen" (yaz-kış ayrımı). Eskiden "Teşrinisani".İlginç Bilgi: Türk atasözü: "Kasım'da kış başlar" (8 Kasım). Halk etimolojisinde "kasnama" (yaprak sallanması, rüzgâr). Roma'da "November" (9. ay). Soğukların böldüğü ay – ayrılık teması edebiyata ilham. Ülgen "Songüz" ile son güz'ü vurgulamış.Aralık (December)Köken: Türkçe "aralık", iki şey arası boşluk (yıl sonu aralığı). Eskiden "Kânunuevvel" (Arapça "ilk kanun").İlginç Bilgi: Eski Türklerde "Karakış" veya "Zemheri" (soğuk). Roma'da "December" (10. ay). Yılın "aralığı", yeni başlangıçlara kapı – tıpkı Janus gibi döngüsel!Bu isimler, kültürlerin kesişimini gösteriyor: Roma'nın tanrıları, Mezopotamya'nın mitleri ve Türk'ün pratikliği. Eski Türk takvimlerinde "Gücük" (Şubat), "Koç ayı" (Kasım) gibi halk isimleri hâlâ kırsalda yaşar. Ülgen'in önerileri gibi girişimler, dilin canlılığını hatırlatıyor – belki bir gün "Gücükay" diyeceğiz! Daha fazla detay için tarih kitaplarını karıştırın – takvimler, zamanın hikâyesidir.

Yorumlar

Arkeoloji.Biz En Çok Okunanlar

Neolitik Çağ Nedir? Özellikleri, Yerleşimler ve Önemi

Arkeoloji'ye Giriş (Mimari Düzenler)

Helenistik Mimari

ANTİK YUNANDA KENT PLANLAMACILIĞI

HELENİSTİK DÖNEM ANADOLU TAPINAKLARI "Priene Athena Polias Tapınağı"

ANTİK ÇAĞDA YUNAN KENT PLANLAMACILIĞI

RETORİKA NEDİR? RETORİKA İLE İLGİLİ DERİNLEMESİNE BİR ARAŞTIRMA

ASSOS ANTİK KENTİ

OSMANLI DÖNEMİ ÖLÇÜ BİRİMLERİ

SATRAPLIK NEDİR? PERS SATRAPLIK SİSTEMİ İLE İLGİLİ HERŞEY

SON DAKİKA ARKEOLOJİ HABERLERİ

Son Dakika Arkeoloji Haberleri

  • Yükleniyor…

İlerleme