30 Eylül 2011 Cuma

Karkamış Antik Kenti'ndeki kazı çalışmaları


Karkamış Antik Kenti'ndeki kazı çalışmalarının Bakanlar Kurulu kararıyla, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Bologna Üniversitesince yürütülecek. Kazı kararın verilmesinin ardından 14 kişilik kazı ekibi Gaziantep'e geldi.

Bugüne kadar Gaziantep'te birçok kazı çalışması gerçekleştiren ve iyi derecede Türkçe bilen Nicolo Marchetti, Aa muhabirine yaptığı açıklamada, hedeflerinin yolları, meydanları, surları ve tapınaklarıyla antik kenti tamamıyla ortaya çıkarmak ve bölgeyi bir arkeoloji parkı haline getirmek olduğunu söyledi.

Karkamış'ın Türkiye'deki Bergama ve Efes gibi önemli bir arkeolojik alan olabileceğini daha önce Karkamış'ta İngilizler tarafından kazı yapıldığını ancak o dönemde demir çağına ait bulgulara rastlandığını ifade eden Marchetti, şöyle konuştu:

Prusias Ad Hypium

1994 yılında ziyarete açılan Konurap Müzesi’nde Roma dönemine ait eserler sergileniyor. Müze’de toplam 6 bin 118 adet eser bulunuyor. Konuralp Müzesi Müdürü Yunus Reyhan Taşçıoğlu, “Müzeye yeni eserler kazandırmak için çalışacağız” dedi.

27 Eylül 2011 Salı

Türkiye de Arkeoloji Tarihi Kronolojisi

1720 İlk müze Dar-ül Esliha kurulur.
1764 İlk batılı araştırmacılar Anadolu'ya gelir.
1834 Charles Texier,Boğazköy/Hattuşa'yı bulur.
1835 W.Hamilton Alacahöyük'ü bulur.
1846 Mehterhanede ilk elbise müzesi açılır.
1846 Müze-i Hümayûn Aya İrini'de açılır,

13 Eylül 2011 Salı

ARKEOLOJİ GÜNLERİ 7-8-9 EKİM'DE

Arkeoloji günlerinin açılışında Kültür Mirasına Katkı Ödül’ü verilecek. Ödül töreni İçel Sanat Kulübü’nde gerçekleştirilecek. Kültür Mirasına Katkı Ödülü Prof. Dr. Cevat Erder’e, yerel ödüller ise Şinasi Develi ve İlyas Yılgör’e verilecek. 
Arkeoloji günlerinde ayrıca  Yağlı Boya Resim Sergisi gezilebilecek.

Etkinliğin ikinci gününde ise yapılan kazı çalışmaları hakkında bilgiler verilecek. Prof. Dr. Isabella Caneva, “Yumuktepe Prehistorik Dönem Çalışmaları 2011” çalışmalarını, Prof. Dr. Remzi Yağcı, “Soli Pompeiopolis 2011 Kazıları” ve Prof. Dr. Mustafa Sayar, “2011 Yılı Mersin ve Çevresi Eski Çağ Araştırmaları” hakkında bilgi verecek. 12.00’da başlayacak ikinci oturumda Prof. Dr. Eugenia Equini Schneider, “Ayaş Kazısı 2011” Prof. Dr. Levent Zoroğlu, “Kelenderis Kazıları 2011”, Prof. Dr. Emel Erten – Ark.Tuna Akçay, “Olba 2011 Kazıları” hakkında konuşacak. Öğleden sonra yapılacak üçüncü oturumda ise Yrd. Doç. Dr. Ümit Aydınoğlu, “Antik Zeytinyağı Atölyeleri Kazıları”, Dr. Nida Naycı, “ Kanlıdivane Örenyeri Çevre Düzenleme Projesi”, Ahmet Mörel, “MART(Mersin Üniversitesi Arkeoloji Topluluğu) İlköğretim Okullarında Arkeoloji Dersleri Projesi” hakkında bilgi verecek. 

12 Eylül 2011 Pazartesi

Klaros Bilicilik Merkezi Arkeopark Projesi

İzmir'de proje yürütücülüğünü Menderes Kaymakamlığının yaptığı "Klaros Bilicilik Merkezi Arkeopark Projesi" kapsamında oluşturulan Türkiye'nin ilk Mulaj Arkeoparkı'nın açılışı bugün saat 18.00'de İzmir Valisi Cahit Kıraç'ın katılımı ile Klaros Ören Yeri'nde yapılacak.
Klaros Bilicilik Merkezi Arkeopark Projesi

11 Eylül 2011 Pazar

Istanbul daki Bizans Sarayları sergisi, Arkeoloji Müzesi



http://www.3nokta.com/ Serkan Şahin bu sergiyi gidip gözlemlerini bizlerle paylaşmış arkeoloji.biz olarak bizde sizlerle paylaşmak istedik.

"Alıntıdır"

istanbul daki bizans sarayları sergisi arkeoloji müzesi büyük saray
Yanda gördüğünüz resim tüm serginin en ilgi çekici bölümü. Istanbul’un bizans döneminden kalan eski saraya ait bu rekonstrüksiyon, bugünkü  Sultanahmet camii ve hipodrumun olduğu bölgeye denk geliyor. 1200 yılı Istanbul’unu tekrar canlandırmak için yapılan Byzantium 1200 projesinin bir parçası. Bu proje pek çok akademisyenin desteğiyle devam ediyor. Ilgilenenlerin daha fazla detayı bulabileceği www.byzantium1200.com sitesini ben görüntüleyemedim.
Sergiye gitmeden önceki beklentim bu sarayların Istanbul daki yerlerinin belirleyici olarak vurgulanması ve ayrıca maketlerini görmekti.

OSMAN HAMDI BEY VE KAPLUMBAGA TERBIYECISI




Kaplumbağa Terbiyecisi Osman Hamdi Bey, UNESCO ve 100 Yıl

Osman Hamdi Bey‘in ölümünün 100. yılında, UNESCO 2010 senesini Osman Hamdi Bey yılı ilan etti… Bir ömre neler neler sığdırmış büyük üstat… Eğitim hayatına Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa’ya yolladığı ilk 4 öğrenciden biri olarak Paris‘te başlayan Osman Hamdi Bey,hazırlık okulunda sınıf arkadaşı Pasteur‘u geride bırakarak birinci oldu…

Hukuk ve madencilik eğitimi aldı ve Osmanlının ilk madencilik mühendisi oldu… Ama daha sonra resme olan ilgisi ağır basınca güzel sanatlara devam etti… Sanatında dönemin ünlü ressamlarından Gerome‘den ve Baulanger‘dan etkilendi… Kısa bir dönem sadrazamlık yaptı…

9 Eylül 2011 Cuma

Bir bilim akademisi hükümete nasıl bağlanır?



HÜKÜMETİN bayramdan hemen önce 27 Ağustos tarihinde Resmi Gazete’de yayımladığı kanun gücünde kararname, azınlıkların müsadere edilmiş taşınmazlarının iadesinden bazı bakanlıkların teşkilat yasalarının değiştirilmesine kadar uzanan pek çok farklı alanda yeni düzenlemeler getiriyordu.

Bu düzenlemelerden biri Türkiye Bilimler Akademisi’ni (TÜBA) ilgilendiriyor. Kararnamenin 31-38 maddeleri, TÜBA’nın kuruluşuna ilişkin 1993 tarihli kararnameye atıf yapıyor, bu metnin bazı maddelerini değiştiriyor.
Yapılan değişikliklerin şifrelerini şöyle çözebiliriz:

ASLİ  ÜYELERİN ROLÜ GERİLETİLİYOR


TÜBA’nın mevcut durumda 82 asli, 41 şeref üyesi var. Büyük ölçüde dönemin Başbakan Yardımcısı Prof. Erdal İnönü’nün

Çanakkale’de Arkeoloji Buluşması Düzenlenecek


 Çanakkale Bilim Sanat ve Kültür Etkinlikleri Derneği (ÇABİSAK) tarafından düzenlenen “Çanakkale-Troas Arkeoloji Buluşmaları” 12-16 Eylül tarihleri arasında yapılacak.


Çanakkale,Truva Atı

Çanakkale'de gerçekleştirilen 8 kazıda elde edilen yeni bulgular ve bilgilerin ele alınacağı buluşmanın büyük ilgi göreceğine inandıklarını belirten ÇABİSAK Başkanı Saim Yavuz,

8 Eylül 2011 Perşembe

8 bin 500 yıllık parmak izleri

İzmir'in en eski yerleşim yeri olarak bilinen Yeşilova Höyüğü'ndeki kazılarda rastlanan kil topaklarında, çocuk ve kadınlara ait 8 bin 500 yıllık parmak izleri tespit edildi.


Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ege Üniversitesi ve Bornova Belediyesi'nin katkılarıyla Yeşilova Höyüğü'ndeki kazıların başkanlığını yürüten Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Zafer Derin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bölgenin İzmir'de tarih öncesi döneme ait en eski yerleşim alanı olarak bilindiğini belirtti.
Heyetin 2005 yılından bu yana Yeşilova Höyüğü'nde kazı yaptığını ve günümüzden 8 bin 500 yıl öncesine ait bulgular elde ettiğini hatırlatan Derin, “Her yıl yeni bilgiler elde ediyoruz, toprağın örttüğü gizli kalmış bir kültürü ortaya çıkarmaya çalışıyoruz” dedi.


İzmir'in en eski yerleşim yeri olarak bilinen Yeşilova Höyüğü

Neolitik döneme ait bir alanı kazdıklarını anlatan Derin, şunları kaydetti:

7 Eylül 2011 Çarşamba


Gaziantep'in Karkamış ilçesinde Suriye sınırında bulunan Antik Kent'te mayınların temizlenmesi işleminin tamamlanmasının ardından yeni gümrük kapısının yapılacağı alanda mayın temizliği başladı.

Büyük temizlik başladı
Gaziantep Valiliğinin açtığı ikinci mayın temizliği ihalesini kazanan firma 156 dönümlük alanda mayın temizliği başlattı
.


Karkamış Antik Kenti'nde olduğu gibi yeni yapılacak olan gümrük sahasında da mayın temizleme işinin ihalesini 469 bin TL bedelle kazanan inşaat firmasının Yönetim Kurulu Başkanı Murat Keklik, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 10 gün önce mayınlı alanda çalışmalara başladıklarını, çalışmaları üç ayda bitirmeyi hedeflediklerini söyledi.

Kraliçeyi öldüren krem


Tam 3,500 yıllık

Mısır'da bulunan ve Kraliçe Hatshepsut'a ait olduğu düşünülen 3 bin 500 yıllık krem araştırmacıları şaşırttı. Kraliçe'nin bu kremin içindeki zehirli madde nedeniyle ölmüş olabileceği iddia ediliyor.

    

Bodrum'da antik tiyatro bulundu

A.A
15.08.2011
Muğla'nın Bodrum ilçesinde MÖ 4. yüzyıla ait antik tiyatro bulundu.


Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Derya Şahin, Gümüşlük beldesindeki Myndos antik kentinde sürdürülen kazı çalışmalarında, Helenistik döneme ait 2 bin 500 yıllık antik açık hava tiyatrosu bulunduğunu söyledi.
Muğla'nın Bodrum ilçesinde MÖ 4. yüzyıla ait antik tiyatro bulundu.


Söz konusu alanda, önceki yıllarda Alman ekip tarafından jeomanyetik bir çalışma yapıldığını belirten Şahin, bunun sonuçlarını bu yıl öğrendiklerini anlattı.

Tarladan tarih çıktı



Tarladan tarih çıktı

25.08.2011
İzmir'in Torbalı ilçesinde, 2 bin 500 yıl öncesine uzanan tarihiyle Helenistik ve Roma dönemi uygarlıklarını bugüne taşıyan Metropolis Antik Kenti'nde bir tarlanın da kamulaştırmasıyla sürdürülen kazılarda, 40 metre uzunluğunda mozaik zemine sahip imparatorluk salonu, çarşı olarak kullanılan odalar ve su kuyusu ortaya çıkarıldı.
Metropolis Antik Kenti'nde, her yıl yaz aylarında vurulan her kazma, toprak altındaki tarihi gün ışığına çıkarıyor.


Torbalı'nın Yeniköy ve Özbey köyleri arasındaki tepenin üzerinde kurulu bulunan ve Prof. Dr. Recep Meriç başkanlığındaki ekip tarafından 1989 yılında arkelojik kazılara başlanan Metropolis Antik Kenti'nde, her yıl yaz aylarında vurulan her kazma, toprak altındaki tarihi gün ışığına çıkarıyor. Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Serdar Aybek başkanlığında, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Sabancı Vakfı, Torbalı Belediyesince yaklaşık 300 bin TL'lik ödenekle yürütülen kazılarda, bu yıl ortaya çıkan yeni kalıntılar ve buluntular sayesinde 2 bin 500 öncesinin izleri sürülüyor.

Gökçeada'da 8 bin 500 yıllık keşif


Gökçeada'da 8 bin 500 yıllık keşif

Çanakkale'nin Gökçeada ilçesinde süren arkeolojik kazılarda, adada yaşamın 8 bin 500 yıl öncesine kadar uzandığının kanıtlandığı bildirildi.

Gökçeada'da 8 bin 500 yıllık keşif

Gökçeada'nın Uğurlu köyü zeytinlik mevkisindeki kazıları yürüten Trakya Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Burçin Erdoğu, yaptığı açıklamada, bölgenin Doğu Ege adalarında bilinen en erken yerleşim yeri olduğunu söyledi.

5 Eylül 2011 Pazartesi

Parnassos Antik Kenti için talan endişesi


Şereflikoçhisar’ın Değirmenyolu Köyü’nde 1991 yılında yapılan bir yol çalışması sırasında tesadüfen ortaya çıkarılan Parnassos Antik Kenti’ne ait kalıntılar, kaderine terk edildi.

ŞEREFLİKOÇHİSAR’ın Değirmenyolu Köyü’nde 1991 yılında yapılan bir yol çalışması sırasında tesadüfen ortaya çıkarılan ve Anadolu Medeniyetleri Müzesi arkeologları tarafından kazı çalışmaları yapılan Romalılar’dan kalma Parnassos Antik Kenti’ne ait kalıntılar, kaderine terk edildi.
Eski adı Parlasan olan, Devlet Bakanı Ali Babacan’ın da köyü olan Değirmenyolu’ndaki Parnassos Antik Kenti

Eski adı Parlasan olan, Devlet Bakanı Ali Babacan’ın da köyü olan Değirmenyolu’ndaki Parnassos Antik Kenti’ne ait kazı çalışmalarını geçen yıl Temmuz ayında Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay da ziyaret etti. Ancak ödeneksizlik nedeniyle bölgede bu yıl kazı çalışmaları yapılmadığı belirtildi.

SADECE DOKTORA YAPACAKLARDI



 Alanya'da gerçekleştirilen 'Sualtı Arkeolojisi Yüzey Çalışması' sırasında 3 antik kentin liman kalıntıları, Bronz Çağı'ndan kalma onlarca delikli taş çapa, dalgıç ağırlığı, çok miktarda ağ ağırlığı, 3 anfora yüklü gemi batığı, büyük bir değirmen taşı ve Osmanlı dönemi sırlı seramikleri tespit edildi. DAÜ-SAGAM ve Selçuk Üniversitesi Sualtı Arkeoloji Bölümü işbirliği ile yapılan çalışmalar 2 hafta sürdü. Alanya'da yaptıkları bir dalış sırasında görüş netliğinin 50 metreye kadar uzandığını gördüklerini ifade eden DAÜ-SAGAM Başkan Yardımcısı ve Sualtı Arkeoloğu Öniz şöyle konuştu: "Kemer'de görüş mesafesi şuan 10 metre civarında. Bazı bölgelerde 3-4 metreye düşmüş durumda. Bölge arkeolojik anlamda ise bizi heyecanlandırıyor. Dünyanın her yerinden dalıcılara anlatılması gereken çok fazla sualtı zenginliği var. Şimdi yaptığımız çalışmalarda tespit ettiğimiz eserleri birçok uluslararası sempozyumda sunacağız." Teoman ERİŞ/ALANYA, (DHA)

 KAYNAK:http://webtv.hurriyet.com.tr/2/21317/0/1/herkes-merakla-sonunu-bekliyor.aspx

KAYIP HAZİNENİN SIRRI ÇÖZÜLDÜ


KAYIP HAZİNENİN SIRRI ÇÖZÜLDÜ

Çanakkale'ye bağlı Tevfikiye Köyü sınırlarındaki Troia Antik Kenti'nden Alman arkeolog Schliemann'ın bulup kaçırdığı hazinelerin gizemi çözüldü. (ÇOMÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi ve Troia Kazı Heyeti Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Rüstem Aslan ile Tarih Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Ali Sönmez, Schliemann'ın 'Priamos Hazineleri' olduğunu ileri sürdüğü hazinelerin kaçırılışıyla ilgili arşivlerde ne kadar belge varsa hepsini tek tek taradı. Osmanlı arşivlerinden çıkan bir belge hazinelerin kaçırılışıyla ilgili pek çok bilinmeyene ışık tuttu. Troia hazinelerinin Alman arkeolog Heinrich Schliemann tarafından 1873 yılında Yunanistan'ın Atina kentine kaçırılışının ardından olayla ilgili Osmanlı Devleti'nin başlattığı soruşturmanın belgeleri gün ışığına çıktı. Dahiliye Nezareti'nce 24 Temmuz 1874 tarihinde Osmanlıca olarak kaleme alınan belge, olayla ilgili sır perdesini ortadan kaldırdı. Burak GEZEN - Ersan KÜÇÜKKURU/ÇANAKKALE/DHA

2 Eylül 2011 Cuma

AKHİLLEUS MOZAİĞİ




Akhilleus Yunan mythosuna en çok konu olmuş kişidir. Akhilleus, Peleus ile Thetis’in oğludur. Bir ölümlü olan Peleus ile gönülsüz evlenen Thetis çocuklarını kendisi gibi ölümsüz kılmak için ateşle yakarmış. Bir gece uyanan Peleus karısının çocuğu Akhilleus’u topuğundan tutup ateşe saldığını görmüş. Bunu gören Peleus’un tepesi atar, çocuğu annesinin elinden alarak karısını evden kovmuş. Başka bir efsaneye göre Thetis çocuğunu ateşte yakmamış, Styks ırmağına batırarak ölümsüzleştirirmiş. Bu nedenle Akhilleus’un annesinin eliyle tuttuğu ayak topuğu hariç hiçbir yerine silah işlemez olmuş derler. Dağda at adam Khiron tarafından yetiştirilen Akhilleus her konuda mahir, genç bir delikanlı olmuştur.

Akhalar ile Troyalılar arasında savaş başlamıştır ve Akhilleus savaşa katılmadığı takdirde savaş kazanılmayacaktır. Troya savaşına katılmaya karar veren Akhilleus’un savaşta ölmesini önlemek için babası, veya annesi Skyros adasına Kral Lykomedes’in sarayına gönderirler. Haremde yaşayan Akhilleus’a burada “kızıl saçlı” adı verilmiş ve Lykomedes’in kızlarından biri ile sevişmesinden Neoptolemos adlı bir oğlu dünyaya gelmiştir.

Akha’ların kahini Kalkhas’ın Akhilleus sefere katılmazsa Troya’nın alınmayacağını bildirmesi üzerine Odysseus yiğidi aramaya çıkar. Skyros’a varınca gezgin satıcı kılığına girerek Lykomedes’in haremine sokulur. Kızların önünde bohçasını açınca bir sürü kumaşın içinde birkaç kıymetli silah da çıkar.  Akhilleus bu silahları görünce dayanamaz, almaya kullanmaya can atar. Böylelikle kimliğini açığa vurur. Odysseus da onu peşine takıp Akha ordusunun toplandığı yere götürür.

Savaş meydanında Paris’in attığı ok ile topuğundan vurulan Akhilleus ölür. Topuğundan vurularak bir kişinin ölüp bilinmemektedir. Ancak burada mitolojik anlatım ile tarihi olayın iç içe girdiği açıktır.

Bu mozaikte tanrı soylu olan annesi tarafından ölümsüzleştirilmek üzere eğitilen Akhilleus’un içindeki vahşi erkeklik duygusunun eğitilemediği, o duygunun da eğitilebilinmesi için de gerçek yaşama girerek o duygunun her yönü ile doyuma ulaşmasıyla eğitildiği anlatılmaktadır.

Bu mozaik panoda Akhilleus mitolojisinin kalbi olan Akhilles’un kimliğinin ortaya çıkma sahnesi işlenmiştir.  Öndeki figürlerin soldan sağa doğru, arkadakilerin ise ters yönde işlenişi telaş ve hareketliliği sağlamıştır. Ayrıca mozaik panonun etrafının dalga motifleri ile verilişi; havuzun su ile dolduğunda görüntünün hareketli görünmesini sağlamaktadır.

Mozaik kendi adıyla anılan villaya ait havuz tabanına ait olup M.S 2 nci yüzyılda yapılmıştır.
Blogger tarafından desteklenmektedir.