30 Kasım 2022 Çarşamba

AVCI TOPLAYICILAR GÖBEKLİ TEPE'Yİ MANGAL PARTİSİ İÇİN Mİ İNŞA ETTİ? GÖBEKLİ TEPE VE ARKEOBOTANİK

 İnsanlar ekmek, bira ve diğer karbonhidratları yemek olarak nasıl keşfetti?

İnsanlar ekinleri evcilleştirmeden çok önce, doyurucu yahniler bulgur pilavları, lapalar diğer nişastalı yemekler ve bira yapmak için tahılları öğüttüklerini tarihin akışını ve bakış açımızı değiştiren Göbeklitepe'nin arkeolojik buluntuları ile farklı değerlendirmeye başladık.

Göbekli Tepe Nasıl İnşa Edildi Canlandırma.


Göbekli Tepe Neden Bu Kadar Önemli?

Göbekli Tepe, 12 000 yaşında olan tepe zirvesinde ki arkeolojik alan, Türkiye'nin güneyi boyunca, yaklaşık 50 kilometre ötedeki Suriye sınırına kadar uzanıyor.  Göbekli Tepe'de bulunan megalit yani insan eliyle yapılmış devasa taşlardan oluşan mimarinin dünyanın şuan için bilinen en eski tapınağı olarak tanımlanıyor - bu insan eliyle yapılmış devasa taşlardan oluşmuş mimarinin en  eski denilmesinin nedenlerinden biri olarak bu Göbekli Tepe'deki T şeklindeki sütunları ve dairesel mimarisi, Orta Doğu'daki yapılan arkeolojik kazılarla ortaya çıkmış ve tanımlanmış çömlekçilikten önceye tarihleniyor.

Bu anıtsal yapıları inşa eden insanlar, neolitik devrimden önce yani insanların çiftçiliğe, ekinleri ve hayvanları evcilleştirmeye başladıklarından hemen önce yaşıyorlardı: Göbekli Tepe'yi dahada ilgi çekici kılan neolitik dönemin başlamasından yaklaşık bin yıl önceye tarihlenen Göbekli Tepe'de evcilleştirilmiş yani üretilebilir ve daha kolay sindirilebilir tahıl belirtisi yok, bu bulguların olmaması ise  Göbekli Tepe yerleşimcilerinin henüz tarıma geçmediğini gösteriyor. Arkeolojik kazı alanında bulunan bol miktarda hayvan kemikleri, büyük ziyafetlerin izlerini ortaya koyarken bir yandan da  orada yaşayan insanların usta avcılar olduğunu kanıtlıyor.  Arkeologlar bu buluntulardan sonra, bölgenin dört bir yanından gezgin avcı-toplayıcı gruplarının zaman zaman büyük mangal partileri için bir araya geldiklerini ve bu etli ziyafetlerin onları etkileyici taş yapılar inşa etmeye yönlendirdiğini öne sürdüler. 

Bu yeme içme kültürü üzerinde çalışma yapan Berlin'deki Alman Arkeoloji Enstitüsü'nden Laura Dietrich gibi araştırmacılar yaptıkları araştırmalar sonrasında Göbekli Tepe'de neden böyle devasa taşlarla yapılmış bir alan için öne sürülen görüşlere farklı bir bakış açısı kazandırmaya başlıyor. Geçtiğimiz beş yıl boyunca yaptığı araştırmalar ve incelemeler sonucunda Dietrich: Bu antik yapıları inşa eden insanların, eski sakinlerin neredeyse endüstriyel ölçekte öğüttüğü ve işlediği tahıllardan yapılan yulaf lapası ve güveç dolu fıçılarla beslendiğini keşfetti. 

Göbekli Tepe'den elde edilen bu ipuçları ile tarih öncesi insanların sanıldığından çok daha önce, hatta tahılların evcilleştirildiğine dair kanıtlar bulunmadan önce, tahıllara güvendiklerini ortaya koyuyor.  Dietrich'in çalışması, tahılların ve diğer nişastaların geçmişte insanların beslenme alışkanlıklarında ki yerine daha yakından bakmak için büyüyen arkeobotanik  hareketin parçası olarak gelişmeye devam ediyor. Arkeobotanik ile yapılan yeni çalışmalar, tarih öncesi beslenme alışkanlıklarını oluşturan yiyecek türlerinin anlaşılmasında büyük bir boşluğu doldurmaya başladı. University College London'dan arkeobotanikçi olan Dorian Fuller, “Arkeobotanik, Arkeoloji içinde kaybettiğimiz yeni bir alan olduğunu anlamak için yapılan arkeolojik kazılarda dikkatten kaçan kritik malzeme kütlelerine ulaşıyoruz” diyor.

İnsan Evrimi

    Arkeobotanik Nedir? (Archeobotanic), tarih öncesi ve tarihi dönemlere ait yerleşim yerlerinde çeşitli şekillerde korunmuş olan eski bitki kısımlarını inceleyen ve insanların geçmişte bitkiler ile olan ilişkilerini aydınlatmayı hedefleyen bir bilim dalıdır. Arkeobotanik araştırmacıları, antik aletler üzerindeki mikroskobik işaretleri incelemekten, çömleklerin içindeki DNA kalıntılarını analiz etmeye kadar çok çeşitli teknikler kullanıyor. Hatta bazı arkeobotanik araştırmacıları, o zamanın yöntemlerini kullanarak 12.000 yıllık yemekleri deneysel olarak yeniden yaratıyorlar. Daha da geriye bakıldığında, kanıtlar bazı insanların 100.000 yıldan daha uzun bir süre önce nişastalı bitkiler yediğini gösteriyor. Birlikte ele alındığında, bu keşifler, ilk insanların temel olarak etle geçindiği şeklindeki uzun süredir devam eden fikri paramparça ediyor. Göbekli Tepe'de ve diğer arkeolojik alanlarda ki taşlardan yanıtlar almak basit bir işlem değildir. Arkeolojide, et yemeklerinin kanıtlarını tespit etmek, tahıllara veya diğer bitkilere dayalı kanıtları tespit etmekten çok daha kolaydır. Bunun nedeni, kesilen hayvanların kemiklerinin, bir vejetaryen ziyafetinin kalıntılarından çok daha kolay fosilleşmesidir. Eski bitki kalıntılarının kırılgan doğası, antik insanların bitkileri nasıl kullandıklarının incelenmesi olan arkeobotaniği zor, zaman alıcı bir iş haline getiriyor. Araştırmacılar, kalıntıları arkeolojik alanlardan yıkamak ve ayırmak için elekler, ince ağlar ve kovalar kullanıyor. Daha ağır kir ve kayalar batarken, tohumlar, kömürleşmiş odun ve yanmış yiyecekler gibi küçük organik malzeme parçaları suyla birlikte  yukarı doğru çıkmasını sağlıyor. Arkeobotanikçiler, toprağa karışan ot tohumlarını, tahıl tanelerini ve üzüm çekirdeklerini belirleyip sayarak yerleşimin çevresindeki alanda neyin büyüdüğünü anlayabiliyorlar. Ortaya çıkan buluntuların büyük çoğunluğu ham bileşenlerden oluştuğu için yap-boz'un parçalarına benziyorlar.  Herhangi bir türün olağandışı miktarları, bu bitkilerin geçmişte insanlar tarafından kullanılmış ve belki de yetiştirilmiş olabileceğine dair arkeobotanikçilere ikinci dereceden kanıtlar sunuyor. Örneğin, bitkilerin evcilleştirilmesine dair en eski kanıtlardan bazıları, Göbekli Tepe yakınlarındaki bir bölgeden çıkarılan ve yabani çeşitlerden şekil ve genetik olarak çok az farklı olan siyez buğday tanelerinden gelmektedir. Göbekli Tepe'de tahıllar vahşi görünüyor, bu da evcilleştirmenin gerçekleşmediğini veya ilk aşamalarında olduğunu gösteriyor. (Arkeologlar, evcilleştirmenin tahılların şeklini değiştirmesinin yüzyıllar sürmüş olabileceğinden şüpheleniyorlar.)

Göbekli Tepe'de Yaşam Canlandırma Görsel

Paleolitik ve Göbekli Tepe yazımızda ilginizi çekebilir.

Göbekli Tepe'nin Arkeobotanik için bulunmaz alanı: Öğütme taşlarından oluşan bir bahçe

Laura Dietrich'in Göbekli Tepe'deki ziyafetlerle ilgili keşifleri, arkeolojik kazı çalışmasının yapıldığı 'kaya bahçesi' denilen yerde başladı. Göbekli Tepe'de çalışan arkeologlar, molozların arasında bulunan bazalt öğütme taşlarını, kireçtaşı oluklarını ve diğer büyük işlenmiş taş parçalarını döktükleri yakındaki bir tarlaya bu adı verdiler.

Laura Dietrich, son yirmi yılda kazılar devam ederken, öğütme taşları koleksiyonunun sessizce büyüdüğünü söylüyor. Kimse bu kaya bahçesinde ki buluntular ile ilgili bir çalışma yapmayı düşünmemiş. Laura Dietrich, 2016'da onları kataloglamaya başladığında, sayıları karşısında şaşkına dönmüş. 'Kaya Bahçesi' bir futbol sahası büyüklüğünde bir alanı kaplıyordu ve 10.000'den fazla öğütme taşı ile birlikte bazıları 200 litre sıvı alacak kadar büyük olan yaklaşık 650 oyulmuş taş tabak ve kap içeriyordu.

Dietrich, "Yakın Doğu'daki başka hiçbir yerleşim yerinde, bırakın oraları tarımın zaten iyice yerleşmiş olduğu geç Neolitik dönemde bile bu kadar çok öğütme taşı yoktur" diyor. "Ayrıca akla gelebilecek her boyutta çok çeşitli taş çömlekler var. Neden bu kadar çok taş kap var?” Laura Dietrich, yulaf lapası ve bira üretmek için tahıl öğütdüklerinden şüpheleniyordu. Arkeologlar, uzun süredir, bölgedeki taş fıçıların Göbekli Tepe'de ara sıra törensel bira tüketiminin kanıtı olduğunu savunmuş, ancak bunun ender rastlanan bir ikram olduğunu düşünmüşlerdi.

Antik yemekleri canlandırmak hatta biraz da bira mayalamak

Tarih öncesi yemek kültürünü anlama arayışı, bazı araştırmacıları aşırı önlemler almaya yöneltti. Buradaki tarih öncesi bitki bazlı yemeklere dair ipuçları sağlayabilecek çok az organik kalıntı veren Göbekli Tepe'de durum böyle. Bu yüzden Dietrich, yenilikçi düşünceyi yoğun emek harcayarak denedi. Dietrich'in yenilikçi yaklaşımı, artıklarla uğraşmak yerine, insanların yemek yapmak için kullandıkları araçları yeniden yaratmaktı. 

Dietrich, Berlin'deki ağaçlıklı bir sokaktaki havadar laboratuvarında, zaman alıcı ve fiziksel olarak zorlu sürecini açıklıyor. Önce  taklit bileme taşıyla başlayarak - avucuna düzgün bir şekilde oturan bir ekmek rulosu boyutunda siyah bir bazalt bloğun 144 farklı açıdan oluşan fotoğrafını çekiyor.

Dietrich, dört kilogram atalık siyez buğday tanelerini öğütmek için sekiz saatini harcadıktan sonra taşın fotoğrafını tekrar çekiyor. Daha sonra bir yazılım program sayesinde iki resim grubundan 3 boyutlu modeller üretiyor. Deneyleri ona, ekmek pişirmek için ince unun öğütülmesinin, yulaf lapası olarak kaynatmak veya bira yapmak için ideal olan iri öğütülmüş tahıl üretmekten farklı bir yüzey bıraktığını göstermiştir. Dietrich, binlerce bileme taşıyla uğraştıktan sonra, dokunarak bunların ne için kullanıldığını çoğu zaman belirleyebiliyor. “Düzleşmeyi hissetmek için taşlara dokunuyorum” diyor. "Parmaklar nano seviyedeki değişiklikleri hissedebilir." Dietrich, modern kopyalarındaki aşınma modellerini Göbekli Tepe'nin kaya bahçesine yığılmış taşlarla karşılaştırarak, ince öğütülmüş ekmek ununun bir istisna olduğunu gösterebildi. 

Antik yöntemlerle buğday öğütme

Dietrich, 2020'de yaptığı bir çalışmada, Göbekli Tepe'nin ilk sakinlerinin, tahılı çoğunlukla kaba öğüttüğünü, bu da kepeğin sert dış tabakasını kırmaya ve onu kaynatıp yulaf lapası veya maya olarak bira olarak yemeyi kolaylaştırmaya yetecek kadar olduğu üzerineydi. Dietrich bu tezini test etmek için bir taş ustasını Göbekli Tepe'den 30 litrelik bir taş fıçı yontması için görevlendirdi. Dietrich ve Ekibi, sürecin her adımını dikkatlice kaydedip zamanlayarak ısıtılmış taşlar kullanarak yulaf lapasını başarıyla pişirdiler. Pişirmekle de yetinmeyip ayrıca açık kapta elle öğütülmüş tahıldan veya malttan bir Neolitik bira ürettiler. Dietrich, sonuçların  "Neolitik çağda susadıysanız. "biraz acı ama içilebilir" olduğunu söylüyor.

Göbekli Tepe'deki değirmen taşları ve diğer bitki işleme aletlerinden, şimdi orada 12.000 yıl önce neler olup bittiğine dair bir resim ortaya çıkıyor. Anıtı inşa edenler, yabani tahıllarla denemeye başlamak yerine, görünüşe göre proto-çiftçilerdi ve evcilleştirilmiş mahsulleri olmamasına rağmen sunulan tahıl pişirme olasılıklarına zaten aşinaydı. Dietrich, "Bunlar gelmiş geçmiş en iyi taşlama aletleri ve ben çok sayıda bileme taşı gördüm" diyor. “Göbekli Tepe'deki insanlar ne yaptıklarını ve tahıllarla neler yapılabileceğini biliyorlardı. Deney aşamasının ötesindeydiler."

 Arkeologların ilk yorumları, Göbekli Tepe'yi biraz ABD ve Avrupa'daki köklü kolejlerin kardeşlik evi gibi gösterdi: bir tepenin üzerinde çok sayıda erkek avcı, ara sıra yapılan kutlamalarda mangalda pişmiş antilopları ılık bira fıçılarıyla afiyetle götürdüğü üzerineydi.  Dietrich, "Hiç kimse bitki tüketimi olasılığını büyük ölçekte düşünmedi" diyor. Onun deneyleri, arkeologların Göbekli Tepe'yi ve inşa edildiği dönemi anlama şeklini değiştiriyor.  'Mangal partisi ve bira' yorumunun çok yanlış olduğunu savunuyor. Göbekli Tepe'deki çok sayıda tahıl işleme aleti, tarım yapılmadan önce bile tahılların ara sıra mayalanan bir ikramın parçası değil, günlük bir temel gıda maddesi olduğunu gösteriyor.

''GÖBEKLİTEPE''YE ''PALEOLİTİK''TEN BAKIŞ


Göbeklitepe antik ören yerine ve bölgede aynı iklimi paylaşan yaklaşık aynı tarih dilimine tarihlenen ve aynı anlamda ihtiyaçlarla kurulmuş ören yerlerine bir de Paleolitik çağdan bakalım. 

     


Göbeklitepe gece görüntüsü yeniden canlandırma



Antropolojinin konusu olan paleolitik insanının sosyal ve kültürel yaşamı ve bırakıtları ilk günden günümüze kadar eksilmeden ama gelişerek, artarak ve kesintisiz olarak süregeldiği için kayda geçecek yorum en akla yakın yorumlardan biri olmalıdır. Bugün insana o pencereden baktığımızda; Beslenmesinin, üremesinin, korkularının, dürtülerinin, konfor ihtiyacının, sanatsal ve sportif ihtiyaçlarının, ''Mağara resimleri''nde gördüğümüz ''Av Ritüelleri''nin duygusal yüklerinin, kıyıcılık davranışlarının, sürdürebilmek için gereken eşya ihtiyacının kısaca biyolojik ve psikolojik açlığını doyurma çabasının altta yatan neden değişmediği için hiç değişmeden ama artarak devam ettiğini görürüz. 

     Bu ihtiyaçlar içindeki en temel gereksinim önce hayatta kalmak olduğuna göre buna karşılık gelen korkuya karşı önlem alması en doğal olandır. 

     İnsanın günümüzde Afrika'daki doğal yaşam örneklerinde olduğu üzere doğada sürüler halinde gezdiği dönemi ayağa kalkmakla ve bu nedenle erken doğan çocuğun uzun süre bakıma ihtiyaç duyar şekilde dünyaya gelmesiyle gereken ''yuva'' ve o yuvada bulunan çocuğun hangi erkeğe ait olduğunun kesin bilgi olması gereğiyle geliştirdiği ''aile'' kavramlarının oluşturduğu sosyal yapı yerleşik düzene geçişin ilk adımı olsa gerektir. 3 milyon yıl önceye dayanan avcı ve toplayıcıların yaşadığı Paleolitik çağ, üretime geçiş dönemini ifade eden Mezolitik Çağ ve üretim dönemi olan Neolitik Çağlar bu gelişime sahne olan çağlardır. 
     
    Paleolitik döneme ait en kapsamlı ve bütüncül araştırmaların yapıldığı Afrika'da ''Turkana Gölü'' havzasındaki antropolojik araştırmaların ve farklı bilim disiplinlerinin destekleyerek ortaya çıkardığı sonuçlar o güne ait en olası yaşam şeklini ve sürdürülebilir olanı belirlemiştir. 

 Yaşam alanı olarak seçilen ve yer şekilleriyle belirlenmiş bir alanda avlanan gruplar bölgedeki korunaklı mağaraları yuva olarak kullanmış olsalar gerektir. Afrika'da 2.5 milyon yıl önce başlayan bu yaşam tarzı iklim koşullarının elverişli olmaya başladığı yaklaşık 50 000 yıl önce bizim coğrafyamıza taşınarak devam etmiş olsa gerektir. 
Göbeklitepe 3 boyutlu yeniden canlandırma

 Her zaman ''sürdürülebilir'' olanı takip eden paleolitik insanı dahil olduğu avcı-toplayıcı kabilenin av sahası olan bölgede kaçarlı gruplardan oluşan aileler halinde dağılıp yine kaçarlı gruplar olarak paylaşılmış avlaklarda avlanılabilineceğini, ailenin hangi sayıda üreyebileceğini bile belirleyip yani o günün şartları gereği (belki de bu gün kabul görmesi mümkün olmayan) bir yöntemle nüfus planlaması yaparak sürdürülebiliri yakalamış ve bin yıllar boyu sürdürmüştür. 
 
(Yukarıdaki paragrafta konu edilenler hakkında daha geniş bilgi edinmek isteyenler Richard Leakey'in ''Göl İnsanları'' adlı kitabından yararlanabilir.) 

 Bu uzun yaşam mücadelesinde karşılaştığı zorluklara, mücadele etmek zorunda kaldığı doğanın güçlerine, zamanla geliştirdiği duygu ve düşünce dünyasındaki kavramlara kısaca kendisi dışında karşısına çıkan tüm olgulara saygı duymayı, önlem almayı, güvende olabilmek için adaklar, kurbanlar vermeyi öğrenmiştir. Böyle sürdüren insan yaşamına etki eden ve kutsallaştırdığı hatta derecelendirerek tanrılaştırdığı her kavram için kişilikler karakterler atfederek kalbini ferahlatmış ve yaşamını kolaylaştırmıştır. 



Göbeklitepe megalit dikili taş


Göbekli Tepe'den aşağıya, MÖ 10./9. binyılda sütunların üretildiği Neolitik taş ocağı ve bitmemiş bir dikili taş.
Göbeklitepe dikili taş yapımı canlandırma


Göbeklitepe dikili taş taşıma canlandırma



























Doğada yaşayan doğadan beslenen doğa tarafından öldürülen ve doğaya tapan ''avcı aileler''; günlük rutinlerini sürdürdükleri alanlardan ayrılıp (milyonlarca yıl sonra bugün bile her toplum tarafından kutlanan) bahar bayramını kutlamak üzere kabilenin mutat toplantı alanında yılda bir kere ve belli bir süre ''belki 15 belki 20 gün'' toplanıp bayramlarını kutlamakta dualarını yapıp kutsallarının ruhuna ya da geç dönemde totemleştirdikleri kutsallarına geçmiş ve gelecek kazanımları için şükür sunularını yapıp genetik çeşitliliğin keşfedilmiş farkındalığıyla aile dışından eş seçerek ve bu gün hala sürdüğü üzere kadının evlendiği erkeğin ailesine dahil olmasıyla yeni ailesiyle birlikte yaşamak üzere yola çıkılarak yaşam alanlarına dönülmektedir. 

 Paleolitik çağın geç dönemlerinde artık kesin kuralları olan ayinleşmiş törenleri yönetmek üzere oluşmuş ve ayinlere katılanların sunularıyla geçinen ''hatta ilerleyen zamanlarda zenginleşen'' ruhban sınıfı tarafından yönetilen ve kutsal alanlara dönüşmüş olan kabile toplanma alanlarında doğanın güçlü ve gizemli canlılarının totemleştirilmiş heykelleriyle süslenmiş ilk mimarlık ve heykel örnekleri olan tapınaklar oluşmuştur. 

Göbeklitepe arkeolojik kazı alanı 3 boyutlu görsel kesiti

 Bu dönem insan popülasyonunun artık başı boş istediği yere gidemeyeceği kadar arttığı ve ailelerin kendilerine ait aynı av alanlarını binyıllarca kullandığı ve topraktan iklime en uygun besleyici ve kolay besinin (''Verimli Hilal''de buğday) üretiminin ve depolamasının öğrenildiği dönemdir. 

 ''Neolitik Devrim'' üretimle birlikte mülkiyet değil artan insan ve azalan av sonucunda mülkiyet zorunluluğu sonrası ''sürdürebilmek'' için üretim dönemi şeklinde gerçekleşmiştir. 

 Göbeklitepe, bilinmezlikler bulunduğu için ve sanılar ya da akla yakın çıkarımlarla doldurulmaya çalışılan ama prehistorik çağın üretime geçiş dönemini çok iyi anlatan ve altında popülist amaçlarla gizemler aransa da en insani ihtiyaçlarla kurulmuş ve insanın ''sürdürebilme'' öncelikli günlük yaşamını anlatan tapınak ve toplanma alanıdır.

28 Kasım 2022 Pazartesi

TARİHİ ESER BULDUM, SİKKE BULDUM, DEFİNE BULDUM. YERSEN EKMEK VAR DOLANDIRICILIĞI


 ARKEOLOJİ ve TARİHİ ESERLERLE DOLANDIRMA  YÖNTEMLERİ

Arkeoloji kullanılarak yapılan dolandırıcılığa bir yenisi daha eklendi. Teknolojinin gelişmesi ile birlikte dolandırıcılar her türlü yöntemi kendilerine mübah saydıkları için arkeolojiyi de dolandırıcılık yöntemlerine eklemeye başladılar. Sorulması gereken soru ise bu dolandırıcılar neden arkeoloji ve kültürel miras üzerinden dolandırıcılığa başladılar? Bu sorunun cevabı da başka bir sorunun içinde saklı. Elinde kültürel miras nesnesi olan bir vatandaş kaçak göçek yollara girmeden elinde ki taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarını bulanlar bu milli hazineyi nasıl gerekli yerlere teslim edeceğini biliyor mu?

Tarih Eser Dolandırıcılık Yöntemleri

Dolandırıcılar teknolojiden önce arkeoloji ile ilgili dolandırıcılık yöntemlerinde köy köy, kahve kahve gezerek ellerinde bir harita olduğu ve bu haritanın çok büyük bir defineyi gösterdiğini söyleyerek ya arazi sahiplerini ya da o bölgede yaşayanları kandırma yoluna giderlerdi. Günümüzde her kör satıcının kör bir alıcısı olduğu için azda olsa hala bu dolandırıcılık yöntemi kullanılmaktadır. 

Bir başka yöntemleri ise daha önceden hazırladıkları sahte eserleri yine arazi sahibi ya da Taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları kısaca define ile kısa yoldan para kazanacağını düşünenleri kandırmak için herhangi bir yere gömme suretiyle gerçekleştirdikleri dolandırıcılık yöntemidir. Bu yöntem hala en popüler yöntemlerden biridir diyebiliriz çünkü ortada somut ve inandırıcı Taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlığı yani define olduğu için ve bunu gören kişiler o görüntünün yarattığı heyecan ve adrenalinden dolayı düşünme yetilerini kaybetmektedirler. Zenginlik hayalleri dolandırıldığını fark ettiremeyecek kadar güçlü olmaktadır. Bu yüzden de hala tarihi eser ile dolandırıcılık yönteminin en başındadır.

Teknoloji ile ise bu yöntem daha fazla gelişerek insanlara görselde görüldüğü ve aşağıda verdiğimiz cümlelerle insanları kandırmaya başladılar. Bir ara bu yöntemi sosyal medyada kurdukları veya kurulmuş olan  Taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili paylaşım grup ve sayfalara üye olarak orada bulunan kişilere özel mesaj yoluyla ellerinde tarihi eser olduğunu ne yapacaklarını bilemediklerini yardımcı olanlarla paylaşabileceklerini aktaran mesajlarla dolandırmaya çalışıyorlar. Son dönemde ise kişisel verileri koruma kanunumuz olsa bile telefon bilgilerimize o kadar hızlı ulaşabilen bu dolandırıcılar kısa mesaj sms yoluyla dolandırıcılıklarına devam etmeye başladırlar. 

05399449401 numaralı telefondan gelen mesajın içeriği şu şekilde:

Abi selamın aleyküm ben pazarci murat sana acil işim düştü benim izmir kemalpaşa bağyurdu köyünde teyzemle oğlu eski kerpiç evlerinin temelinden bir çömlek sarı sarı 1652 adet altın paralar bulmuşlar paraların üstünde tuğra işareti ve 7 tane yıldız var arka tarafında da arapça yazılar var bundan kimsenin haberi yok çevren varsa ara abi sende kimseye söyleme bundan güzel ekmek yeriz

 Gelişmekte olan toplumların baş belası olan dolandırıcılardan ve yöntemlerinden kısaca bahsettikten sonra bu dolandırıcıların bu kadar kolay bu işi yapabilmelerine mutlaka şaşırıyorsunuzdur. Bu durumu dolandırıcılık yöntemlerini anlatırken yazdığımız cümle olan:

Zenginlik hayalleri dolandırıldığını fark ettiremeyecek kadar güçlü olmaktadır.

özetlemektedir.  

Tarihi Eser Kaçakçılığı ve Dolandırma Nasıl Engellenir?

Bu durumun önüne geçilmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, İç İşleri Bakanlığı diğer kurumlar ve bakanlıklarla ortak hareket ederek tarihi eser kaçakçılığını önlemek için çeşitli çalışmalar yapmaktadır. Bu kurumlarımızda canla başla çalışan ve her biri Türkiye Cumhuriyeti olan görevlilerin gösterdikleri çabalar peki neden yeterli olmamakta ve her geçen zaman bizler yeni bir dolandırıcılık yöntemleriyle karşı karşıya geliyoruz?

Öncelikle canla başla çalışan kamu görevlilerimizin niceliği yeterli değil. Liyakatli kadroları yönetecek liyakatli amirlerin azlığı, kanun yapıcıların dikkatini çekmekte zorlanmaları veya ulaşamamaları. Kanun yapıcıların tarihi eser kaçakçılığıyla ilgili öncelikleri olmaması ve kanunların günümüz koşullarına cevap veremediklerini görmeyişi, tarih eserlerin ülkenin kalkınmasında lokomotif bir güç olacağı düşüncesi yerine Taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarımızın inşaat sektörü için engelleyici bir unsur olarak görülmesi bu yüzden de ülkemizin kalkınması yönünde engelleyici bir durum olarak değerlendirilmesi ve algılanması diye yazsak yanlış olmayacaktır. Tarih eser kaçakçılığının önlenmesi ile ilgili yazılan, söylenen o kadar çok öneri var ki bunları arama motorlarına tarih eser kaçakçılığı önleme diye yazıp arattırdığınızda göreceksiniz. Bu kadar yazılan ve söylenenlere rağmen durumun değişmemesinin özeti kanun yapıcıların düşüncelerinin değişmesi gerektiğidir. 

Tarih Eser Sahibi veya Bulan birisi ne yapmalıdır?

Kanun yapıcıların düşüncesinin değişmesini beklerken biz vatandaşların Taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarımızla ilgili dolandırıcılardan kendimizi savunmak için yapabileceğimiz birkaç işlemi yazarak yazımıza devam edelim.

2863 Sayılı KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI KORUMA Kanunu'ndaki  haklarımızı bilmek.

KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI KORUMA KANUNU Madde 4 – Taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarını bulanlar, malik oldukları veya kullandıkları arazinin içinde kültür ve tabiat varlığı bulunduğunu bilenler veya yeni haberdar olan malik ve zilyetler, bunu en geç üç gün içinde, en yakın müze müdürlüğüne veya köyde muhtara veya diğer yerlerde mülki idare amirlerine bildirmeye mecburdurlar. Bu gibi varlıklar, askeri garnizonlar ve yasak bölgeler içinde bulunursa, usulüne uygun olarak üst komutanlıklara bildirilir. Böyle bir ihbarı alan muhtar, mülki amir veya bu gibi varlıklardan doğrudan doğruya haberdar olan ilgili makamlar, bunların muhafaza ve güvenlikleri için gerekli tedbirleri alırlar. Muhtar, aynı gün alınan tedbirlerle birlikte durumu en yakın mülki amire; mülki amir ve diğer makamlar ise on gün içinde, yazı ile Kültür ve Turizm Bakanlığına ve en yakın müze müdürlüğüne bildirir. İhbar alan Bakanlık ve müze müdürü bu Kanun hükümlerine göre, en kısa zamanda gerekli işlemleri yapar. 

Özet: Taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarına sahipseniz en kısa zamanda gerekli yerlere teslim ediniz. Yeter ki teslim ediniz. Teslim ettiğiniz de mutlaka yazılı belge alınız

Bir Taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ya da tarih eseri müzeye teslim ettiğinizde veya yerini söylediğiniz de kaçak kazı ile yapmadığınız sürece sizi kimse hapse atamaz aksine bulduğunuz veya yerini gösterdiğiniz tarihi eser size ait bir yerde ise yapılacak olan incelemelerden sonra ki takdir değerinin tamamını size ödül olarak vermek zorundadır. Ayrıca Taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili bildiğiniz kesin bir durumu yine yetkililere bildirdiğiniz taktirde o eserin kıymetinin %40 oranında ödül verilmektedir.

2863 SAYILI KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI KORUMA KANUNU ALTINCI BÖLÜM İkramiye ve Cezalar Kültür varlıklarını bulanlara verilecek ikramiye: Madde 64 – Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yer üstünde, yer altında ve su altında bulunan taşınır kültür varlıklarını 4 üncü maddede yazılı makam ve mercilere, aynı maddede yazılı süreler içerisinde haber verenlere: a) Bulunan varlık, bunların mülkü içinde ise bu Kanunun 24 üncü ve 25 inci maddeleri uygulanır. Ayrıca ikramiye verilmez. b) Bulunan varlık başkasının mülkü içinde ise Kültür ve Turizm Bakanlığınca varlığın değeri dikkate alınarak, takdir olunacak bedelin % 80'i ikramiye olarak bulan ile mülk sahibi arasında yarı yarıya paylaştırılır. c) Kültür varlığı Devlete ait arazide bulunmuş ise, takdir olunacak bedelin % 40'ı bulana ikramiye olarak verilir. d) Nerede bulunursa bulunsun haber verilen kültür varlığı korunması gerekli nitelikte olmadığı takdirde haber verenlere bu Kanunun 25 inci maddesindeki işlem uygulanır. Ayrıca ikramiye verilmez. e) Nerede olursa olsun yeni bulunup da 4 üncü maddede yazılı süreler içinde haber verilmediğinden dolayı gizlenmiş sayılan kültür varlıklarını haber verenler ile, bunları yakalayan kamu görevlilerine, 1905 sayılı "Menkul ve Gayrimenkul Emval ile Bunların İntifa Haklarının ve Daimi Vergilerin Mektumlarını Haber verenlere Verilecek İkramiyelere Dair Kanun"da taşınır mallar için gösterilen oranlar dahilinde tespit edilen bedel ikramiye olarak verilir. f) Yukarıdaki fıkralardan herhangi biri uyarınca kültür varlıklarını bulan, haber veren veya yakalayan kişiler birden fazla ise verilecek ikramiyeler bunlar arasında eşit olarak paylaştırılır. g) Yukarda belirtilen ikramiyelerin tahakkuk ve tediyesine ait işlemler Maliye ve Kültür ve Turizm bakanlıklarınca birlikte hazırlanacak yönetmelik esaslarına göre yapılır.

2863 SAYILI KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI KORUMA KANUNU (mevzuat.gov.tr) 

Her Türlü dolandırıcıya karşı yapabileceklerimiz ise: 

1- Devlet malı deniz yemeyen keriz düşüncesinden vazgeçmek.

2- Kolay yoldan para kazanma hayalleri ile kör olmamak.

3- Kullandığınız oyların seçtiğiniz liderlere iktidarda olsa da olmasa da kanunları hatırlatmak, haklarınızı savunmak. Oyunuza sahip çıkmak.

4- Türkiye Cumhuriyeti'nin nasıl kurulduğunu unutmamak, unutturmamak. Allah'la, Dinle, Atatürk'le, Irkçılıkla kandırılmamak. 

5- Türkiye Cumhuriyeti'nden başka vatanımız olmadığını unutmamak. 

6- Devletin tüm kurumlarına güven duymayı unutmamak, kişiler gidicidir devlet ve kurumları sahip çıkıldıkça kalıcıdır.


Dolandırılcılık için 155 nolu telefonu en kısa sürede arayınız.

Son olarak sadece terör örgütü için değil her türlü dolandırıcılık için 155 POLİS İMDAT hattını arayarak sizi dolandırmaya çalışanların elinizde olan bilgilerini bildirerek gerekli işlemlerin yapılmasını sağlatabilirsiniz. 

Online veya Telefon ile Dolandırıcıları şikayet edebileceğiniz adresler:

Sermaye Piyasası Kurulu (turkiye.gov.tr) : Bu hizmeti kullanarak; Sermaye Piyasası Kurulu'nun görev ve yetki alanında yer alan kurumlar, şirketler, iş ve işlemlere ilişkin her türlü şikayet ve ihbarı iletebilirsiniz. 

Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi - USOM: USOM, ülkemizdeki siber olaylara müdahale konusunda ulusal ve uluslararası koordinasyon çalışmaları 7/24 çalışma esasına göre yürütülür. Bu kapsamda yapılan çalışmalarda tespit edilen siber tehditlerle ilgili olarak ilgili taraflara ya da ülke çapında alarm, uyarı ve duyurular yaparak yaşanabilecek olayların etkilerini azaltmaya veya ortadan kaldırmaya yönelik önlemlerin geliştirilmesini sağlar. Siber güvenlik olaylarına maruz kalan bilişim sistemlerine yönelik koruyucu tedbirlerin alınması konusunda faaliyetlerde bulunur. Ayrıca yapılan siber güvenlik çalışmaları esnasında konusu suç teşkil eden bulgular ile karşılaşılması halinde adli makamlar ve kolluk kuvvetleri ile koordinasyon içerisinde hareket eder. Telefon +90 312 586 53 05 - +90 549 779 87 85

Emniyet Genel Müdürlüğü Online İşlemleri - Ihbar (egm.gov.tr) : Emniyet Genel Müdürlüğü online ihbar servisidir. Yoğunluk olsa da kayıtlara geçmesi adına önemlidir.

Müşteri Memnuniyetinin Adresi - Şikayetvar (sikayetvar.com) : Her türlü kurumu, şikayet edebileceğiniz bir özel site.Hukuk delil ister o yüzden buraya yaptığınız şikayetlerde sonradan sizin için delil teşkil edecektir.

E-DEVLET (turkiye.gov.tr) : Devlet kurumları ve Belediyeler dahil olmak üzere birçok kurum için şikayet ve öneri bildirebileceğiniz gün aşırı kullanılması gereken web sitesi. CİMER'de buradan ulaşabilirsiniz.

CİMER - T.C. Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (cimer.gov.tr) : Eğer başkasına yapılan bir suçu ihbarda bulunmak istiyorsanız bunu da CİMER üzerinden yapabilirsiniz ve isminizi vermek istemiyorsanız kimlik bilgilerinizin gizli tutulmasını isteyerek suç duyurusunda bulunabilirsiniz. Online şekilde yapılan müracaatlarda size sonuç e-posta yoluyla bildirilir. Ayrıca sadece online olarak değil ALO 150 CİMER çağrı hattını arayarak telefon yoluyla da başvuruda bulunabilirsiniz. 

Ayrıca kadın ve çocuklara yönelik bir istismar durumu ya da çocukların haklarının, faydalarının gözetilmesine yönelik bir ihbar ya da suç duyurusunda bulunacaksanız Alo 183 sosyal hizmetler danışma hattını arayabilirsiniz. Bunun için de herhangi bir ücret ödemezsiniz. Detaylı bilgi için kaynağı ziyaret edebilirsiniz: Savcılığa Suç Duyurusu, Şikayet Nasıl Yapılır? (Detaylı Anlatım) 2022 - edevlet.net | Yardım Başvurusu

27 Kasım 2022 Pazar

MüzeKart İle İstanbul'da Gezebileceğiniz Müzeler

 MüzeKart+ Nedir ? MüzeKart İle İstanbul'da Gezebileceğiniz Müzeler

MüzeKart ile T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Milli Saraylar ve Çanakkale Alan Başkanlığına bağlı 350’den fazla müze ve örenyerini bir yıl boyunca sınırsız ziyaret edebilir, tarihte keyifli bir yolculuğa çıkabilirsiniz.



İstanbul Arkeoloji Müzeleri

Satın aldığınız ilk günden itibaren bir yıl boyunca geçerli olan MüzeKart’ın fiyatı Türk vatandaşları için 2022 yılında ki fiyatı 60 TL’dir. Güncel fiyatları MüzeKart resmi internet sitesinden buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

MüzeKart ile gezebileceğiniz T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı tüm müze ve örenyerlerini görebilmek için tıklayınız.

Türkiye'nin Müzeleri uygulaması ile üyelik oluşturarak, müze ve örenyeri girişinde oluşturacağınız kod ile kartınızı anında kullanmaya başlayabilirsiniz. Üyelik oluşturulmayan durumlarda MüzeKart'ınızın kargo ile size ulaşmasını beklemeniz gerekecektir.

İstanbul Müzeleri 2022 Ücretleri ve Müzekart Listesi

NOT: MüzeKart, Topkapı Sarayı içerisinde bulunan Harem Dairesi, Aya İrini Anıtı, Beykoz Cam Müzesi, Efes Örenyeri içerisinde bulunan Yamaçevler , Göreme Açıkhava Müzesi içerisinde bulunan Karanlık Kilise, Sedir Adası, İstanbul Sinema Müzesi ve Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi içersinde bulunan Serçe Limanı Cam Batığı Sergi Salonu bölümünde geçerli değildir. Belirtilen bu yerler için ayrıca bilet almanız gerekmektedir.

İstanbul Arkeoloji Müzesi Broşürünü indirmek için tıklayınız.

MÜZE KARTIN GEÇERLİ OLDUĞU İSTANBUL MÜZELERİ VE MÜZEKARTSIZ ÜCRETLERİ

İSTANBUL HAVALİMANI MÜZESİ 10 EURO

İSTANBUL BÜYÜK SARAY MOZAİKLERİ MÜZESİ 60.00

İSTANBUL FETHİYE MÜZESİ                                         20.00 KAPALI

İSTANBUL  GALATA KULESİ                                          175.00

İSTANBUL  KIZ KULESİ                                                 ÜCRETSİZ KAPALI

İSTANBUL TÜRBELER MÜZESİ ÜCRETSİZ Bakım onarım sebebiyle geçici olarak ziyarete kapalıdır.  

İSTANBUL MEHMET AKİF ERSOY HATIRA EVİ ÜCRETSİZ

İSTANBUL HAFIZA 15 TEMMUZ MÜZESİ              ÜCRETSİZ Pazartesi günleri kapalıdır.

İSTANBUL GALATA MEVLEVİHANESİ MÜZESİ         60.00

İSTANBUL HİSARLAR MÜZESİ (RUMELİ HİSARI) 50.00 Pazartesi günleri kapalıdır.

İSTANBUL İSLAM BİLİM VE TEKNOLOJİ TARİHİ MÜZESİ 50.00

İSTANBUL ARKEOLOJİ MÜZESİ- ESKİ ŞARK ESERLERİ MÜZESİ-ÇİNİLİ KÖŞK 100.00 Eski Şark Eserleri Müzesi teşhir tanzim çalışmaları tamamlanıncaya kadar ziyarete kapatılmıştır.

İSTANBUL ADAM MİCKİEWİCZ MÜZESİ ÜCRETSİZ

İSTANBUL TÜRK ve İSLAM ESERLERİ MÜZESİ 100.00


26 Kasım 2022 Cumartesi

İzmir Arkeoloji ve Toplum Buluşmaları: Çağlar Boyunca Akdeniz ve İzmir Sempozyumu

 İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Tarihi ve Tanıtımı Dairesi Başkanlığı ve ilgili şube Müdürlükleri olan Tarihsel Çevre ve Kültür Varlıkları, Koruma Uygulama Ve Denetim ve İzmir Akdeniz Akademisi ortak çalışması ile 10 Aralık 2022 tarihinde, Travel Turkey 2022 İzmir Fuarı'nda, İzmir Arkeoloji ve Toplum Buluşmaları kapsamında; Çağlar Boyunca Akdeniz ve İzmir Sempozyumu düzenlenecektir

      Ülkemizden ve dünyadan çeşitli disiplinlerde alanlarında uzmanların  katılacağı sempozyum; iki oturumlu bir sempozyum olarak gerçekleştirilecektir. Çağlar Boyunca Akdeniz ve İzmir Sempozyumu'nun  ilk oturum başlığı, “Akdeniz’de Fikirlerin ve Objelerin Yolculuğu: Dil, Taş, Seramik”; II. oturumunun başlığını ise “İzmir ve Çevresindeki Coğrafi Değişimler: Yer, Deniz, Doğa” şeklinde belirlenmiştir.

Çağlar boyunca Akdeniz ve İzmir Sempozyumu Afiş

İzmir Arkeoloji ve Toplum Buluşmaları: Çağlar Boyunca Akdeniz ve İzmir Sempozyumu

     Sürdürülebilir olarak  her yıl yapılması planlanan İzmir Arkeoloji ve Toplum Buluşmaları kapsamında yapılacak olan  sempozyumun ilkinde, İzmir’in tarih öncesi ve tarihten itibaren günümüz Akdeniz'e kıyısı olan ülkelerin kentleriyle olan ilişkilerini arkeolojik bulgular ve güncel araştırmalar yoluyla irdelenmesi, Antik dönemden itibaren  depremler ve yarattığı tsunamiler  gibi doğal afetlerin  kıyı çizgisi değişimlerine etkisinin nasıl olduğu ve günümüzde nasıl tehlikelerle karşılanabileceğini geniş kitlelerle paylaşılarak deprem gerçeğinin coğrafyamızın bir gerçeği olduğu  anlatılması üzerine olacaktır. Düzenleme Kurulunda yer alan isimler ise: Mehriban Yanık [İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Tarihi ve Tanıtımı Dairesi Başkanı], Doç. Dr. Ahmet Uhri [Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Prehistorya Anabilim Dalı Başkanı], Doç. Dr. Akın Ersoy [İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Türk İslam Arkeolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi], Doç. Dr. Haluk Sağlamtimur [Ege Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi], Prof. Dr. Serdar Aybek [Manisa Celal Bayar Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı]

ÇAĞLAR BOYUNCA AKDENİZ VE İZMİR SEMPOZYUM AMAÇ VE KAPSAMI

Sempozyumun I. oturumu olan “Akdeniz’de Fikirlerin ve Objelerin Yolculuğu: Dil, Taş, Seramik” başlığı;  Akdeniz’in uzun zamana yayılmış kültürel coğrafyası içerisinde; konuşulmuş diller üzerinden yapılan araştırmalar, birbirine benzer mimari kültürel mirasın oluşmasında katkısı olduğu düşünülen  taş ticareti ile ilgili çalışmalar ve kültürlerarası etkileşimlerde etkisi ve önemi üstün olan, ticaretin seramik eserlerdeki yansımaları, fikirlerin ve objelerin yolculuğunu anlatmak üzere ele alınacaktır.

 Akdeniz’de Hellen Dilinin Yayılımı ve Dilin Akdeniz Kültürü’nün Oluşmasına Katkısı

    Akdeniz’deki uygarlık devamlılığı içerisinde konuşulan diller, döngüsel bir kültür olgusunun gelişmesini ve farklı insan topluluklarının kaynaşmasını sağlamıştır. Ticaretin, yeme-içme alışkanlıklarının ve iç içe geçmiş yüzyılları eskiten fikirlerin beslediği bu döngü içerisinde İzmir, çok dilli ve kültürel kimliğiyle öne çıkmış bir liman kentidir. Dolayısıyla kentin sahip olduğu zenginlik, İzmir’in Akdeniz’deki önemli kentler ve kültürlerle ilişkilerini, kendine has nitelikleri göz önünde bulundurarak değerlendirmeyi mümkün hale getirmektedir.

 Smyrna ve Mermer Ticareti

Akdeniz kentlerinin özgün unsurlarıyla geçmişten günümüze varlığını ve izlerini sürdüren mimarisinin karakteristik yapı malzemesi doğal taş türleridir. Anıtsal ve dini yapılarda, taş evlerde, köşk ve konaklarda kullanılan taşlar, aynı zamanda yüksek maliyetli bir ticari üründür. Akdeniz çevresindeki çok sayıda taş ocağından çıkarılan bloklar, deniz yoluyla taşınarak bölgelerarası etkileşime ve kültür alışverişinin gerçekleşmesine olanak sağlamıştır. Sözgelimi Roma Dönemi’nde Dokimeion’dan [İşçehisar, Afyon] çıkarılan mermerler, Ephesos [Selçuk] Limanı üzerinden İtalya’dan İspanya’ya kadar çok geniş bir coğrafyaya dağılmıştır. İzmir, gerek Ephesos [Selçuk], Smyrna [Konak] ve Pergamon [Bergama] gibi anıtsal yapılarıyla ön plana çıkan antik kentlerin talepleri gerekse limanlarının avantajlarını kullanarak taş ticareti konusunda önemli bir merkez haline gelmiştir.

Akdeniz Ticaretinde Amphoraların Yeri

İçlerinde taşıdıkları değerli sıvı ve besinler, üzerlerinde yer alan resimlerle birlikte pişmiş topraktan yapılmış çeşitli kaplar, fikirlerin ve objelerin yolculuğunun takip edilebilmesini sağlamaktadır. Örneğin depolama ve taşıma işlevleri olan amforalar; bölgelerarası ticari ilişkilerin anlaşılması, ticari rotaların tespit edilmesi, deniz yolları ve limanlar hatta kentler arası ticari ilişkilerin boyutları hakkında bilgi verirler. İzmir’in binlerce yıllık iskân tarihi, Akdeniz’deki kentlerle kurduğu ilişkilerin anlaşılması açısından yol gösterici maddi kanıtların elde edilmesine imkân vermiştir. Bu bilimsel kanıtlar, Akdeniz’de konuşulan diller ve taş ticaretiyle birlikte üçayaklı bir kurgu, özellikle Antik Çağ’da bir aktör olarak İzmir’in Akdeniz dünyasının kültürel bütünlüğü içerisindeki rolünü anlamlandırmak adına farklı bir perspektif sunacaktır.

Çağlar Boyunca Akdeniz ve İzmir Sempozyumu’nun II. oturumunda kamu otoriteleri ve bilimsel kuruluşlar tarafından öncelikli olarak önemsenmesi gereken doğal afetler ve devingen coğrafi değişimler konu edilerek İzmir’in uzak geçmişi ele alınacaktır. İzmir’in deprem geçmişi, Tunç Çağı Egesi’ndeki en önemli doğa olayı olarak kabul edilen Thera Patlaması sonucu oluşan tsunaminin İzmir’de arkeolojik olarak tespit edilmiş izleri, jeoarkeolojik çalışmalar ve paleocoğrafya araştırmaları ışığında İzmir kıyılarının geçmişten bugüne nasıl değiştiği bu oturumda ele alınacaktır.

Sempozyum; akademisyenler, kamu kurum ve kuruluşlarının ilgili yönetici ve çalışanları, profesyonel ve amatör kent tarihi araştırmacıları, üniversite öğrencileri, turist rehberleri, arkeologlar, sanat tarihçileri ve beşeri coğrafya uzmanları, sivil toplum temsilcileri ve vatandaşlara hitap etmekte, kültürel miras bilinci ve arkeolojik miras konusunda farkındalık oluşturulmasını amaçlamaktadır.

SEMPOZYUM PROGRAMI

ÇAĞLAR BOYUNCA AKDENİZ VE İZMİR SEMPOZYUMU

10 Aralık 2022, FUAR İZMİR

10.00-10.30 Açılış Konuşması

Mustafa ÖZUSLU [İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili]

Mehriban YANIK [İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Tarihi ve Tanıtımı Dairesi Başkanı]

10.30-12.30 I. OTURUM

AKDENİZ’DE FİKİRLERİN VE OBJELERİN YOLCULUĞU “DİL-TAŞ-SERAMİK”

Oturum Başkanı: Prof. Dr. Felix PIRSON [Alman Arkeoloji Enstitüsü]

Prof. Dr. Cumhur TANRIVER [Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Eski Çağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü Eski Yunan Dilleri ve Kültürleri Anabilim Dalı]

Akdeniz’de Hellen Dilinin Yayılımı ve Dilin Akdeniz Kültürü’nün Oluşmasına Katkısı

Matthias BRUNO [Smyrna Antik Kenti Kazısı Ekip Üyesi], Fulvia BIANCHI [Smyrna Antik Kenti Kazısı Ekip Üyesi]

Smyrna ve Mermer Ticareti

Prof. Dr. Ahmet Kaan ŞENOL [Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı]

Akdeniz Ticaretinde Amphoraların Yeri

Prof. Dr. Gonca CANKARDEŞ ŞENOL [Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı]

Antik Dönemde Ticari Kontrol Sistemlerine Bir Örnek: Amphora Mühürleri

12.30-14.00 Öğle arası

14.00-16.00 II. OTURUM

İZMİR VE ÇEVRESİNDEKİ COĞRAFİ DEĞİŞİMLER “YER-DENİZ-DOĞA”

Oturum Başkanı: Dr. Muammer İreç [İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Tarihi ve Tanıtımı Dairesi, KUDEB]

Prof. Dr. İlhan KAYAN [Ege Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi, Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Fiziki Coğrafya Anabilim Dalı], Prof. Dr. Ertuğ ÖNER [Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Fiziki Coğrafya Anabilim Dalı], Doç. Dr. Serdar VARDAR [İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Coğrafya Bölümü Fiziki Coğrafya Anabilim Dalı Başkanı]

İzmir Kıyılarının Şekillenmesi ve Jeoarkeolojik Değerlendirmeler

Prof. Dr. Vasıf ŞAHOĞLU [Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilim Dalı]

İnsanlık Tarihinin En Büyük Doğal Afeti: Geç Tunç Çağı Santorini Volkanı’nın Patlamasının Akdeniz ve Ege’deki İzleri

Prof. Dr. Mahmut Göktuğ DRAHOR [Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Uygulamalı Jeofizik Anabilim Dalı] 

İzmir ve Çevresinde Doğal Afetler: Yerbilimsel Olgulara Tarihsel Bir Bakış

16.00-16.15 Ara

16:15-17:00 Değerlendirme ve Kapanış

Kaynak: İZMEDA



25 Kasım 2022 Cuma

Bitget, FTX'in çöküşünden sonra kullanıcılara güvence vermek için Koruma Fonunu 300 milyon dolara yükseltti

Bitget, FTX'in çöküşünden sonra kullanıcılara güvence vermek için Koruma Fonunu 300 milyon dolara yükseltti

Lider global kripto para borsası Bitget, kripto kullanıcılarına daha iyi koruma ve daha fazla güvence sağlamak için Koruma Fonunu 300 Milyon USD'ye çıkaracağını duyurdu. Bu, Bitget'in, FTX'in çöküşünden ve kullanıcıları büyük kayıplarla bırakmasından sonra kripto piyasasının güvenini oluşturmaya yönelik büyük çabalarının bir parçası. Girişimler, FTX kullanıcılarını desteklemek için 5 milyon USD'lik Builders Fund ve hazırlık aşamasında olan ve 30 gün içinde piyasaya sürülecek olan Merkle Ağacı Rezerv Kanıtı'nı paylaşma planıyla birlikte geliyor.

BITGET’E HEMEN ÜYE OLMAK İÇİN TIKLAYIN!

Bitget'in Koruma Fonu, kullanıcının kripto varlıklarını korumak amacıyla bu yıl Temmuz ayında başlatıldı. 6000 BTC ve 80 milyon USDT'den oluşan 200 milyon USD değerinde bir fonla kuruldu. Fon tamamen kendi kendini finanse eder ve dış bürokrasi veya politika değişiklikleri olmaksızın kullanıcıların varlıklarını verimli bir şekilde kapsamak için daha fazla esneklik ve takdir yetkisi sağlar.

Artan 300 milyon USD koruma fonu, BTC, USDT ve USDC gibi yüksek likiditeye sahip popüler kripto para birimlerinden oluşacak. Borsa, fonun değerini önümüzdeki üç yıl boyunca geri çekilmeden güvence altına almayı taahhüt etti. BTC'nin fiyatı düştükçe fon değeri düşerse, Bitget, bakiyenin her zaman 300 milyon USD'den az olmamasını sağlamak için pozisyonu karşılamaya devam edecektir. Şeffaflığı sağlamak için fonla ilgili tüm bilgiler halka açıktır ve kullanıcılar cüzdan adreslerini buradan görebilir.

BITGET’E HEMEN ÜYE OLMAK İÇİN TIKLAYIN!

Bitget'in Yöneticisi Gracy Chen, "Bitget Koruma Fonu için genişletme, Bitget'in bir bütün olarak kripto alanında güveni artırmaya yardımcı olan başka bir hareketidir. Acil durum rezervi olarak ve ek sermaye ile çalışan fon, özellikle kripto alanındaki aşırı ve öngörülemeyen durumlarda kullanıcılar için birinci sınıf güvenlik ve koruma sunabilecektir. Koruma fonları gibi risk yönetimi politikalarının, önde gelen ve güvenilir borsalar için norm haline geleceğine inanıyoruz."

"Bitget, kullanıcılarımız için yeterli koruma ile platformun güvenli ve istikrarlı olmasını sağlamak için kaliteli çabalar üzerinde çalışmak için çabalıyor. Herkes için güvenilir ve şeffaf bir kripto ekosistemi oluşturma girişimlerine odaklanmaya devam edeceğiz."

BITGET’E HEMEN ÜYE OLMAK İÇİN TIKLAYIN!

Bitget Hakkında

2018 yılında kurulan Bitget, temel özellikleri olarak yenilikçi ürünler ve sosyal işlem hizmetleri ile dünyanın lider kripto para borsasıdır ve şu anda dünya çapında 100'den fazla ülkede 8 milyondan fazla kullanıcıya hizmet vermektedir.

Borsa, kullanıcılara tek noktadan ve güvenli işlem çözümleri sağlamayı taahhüt ediyor ve Arjantinli efsanevi futbolcu Lionel Messi, İtalyan lider futbol takımı Juventus, PGL Major'ın resmi espor kripto partneri ve lider espor organizasyonu Team Spirit dahil olmak üzere güvenilir partnerle işbirlikleri yaparak kripto kullanımını artırmayı hedefliyor.

Bir boomads advertorial içeriğidir.

24 Kasım 2022 Perşembe

TEOS ANTİK KENTİ GEZİ TAVSİYESİ

 Teos Antik Kenti Nerede "araba  ile nasıl giderim?"

Teos antik kenti İzmir ili Seferihisar  ilçesi Sığacık mahallesine geldiğinizde, Liman Cd. yönünde sağa dönün yaklaşık 69 metre sonra arabayla Akkum Cd. yönünde sola dönün 1,4 km Akkum caddesini takip ettikten sonra sağ tarafınızda beş yıldızlı termal otel olan Teos Royal Resort oteli göreceksiniz Teos Cd. yönünde sola dönüp 2,3 km gittikten sonra Teos Antik Kenti Giriş kapısına ulaşacaksınız. Genelde sakin olduğu için boş arazide aracınızı ücretsiz bir şekilde park edebilirsiniz. Antik kent girişinde su ve hediyelik eşyaların satıldığı bir büfe ve tuvaletler giriş kapısının ordadır. Antik kent içinde tuvalet veya içecek alabileceğiniz bir yer yoktur. Büfede DÖSİM hediyelik eşyalarına ulaşabilirsiniz.

Teos antik kenti güney liman

Teos antik kenti güney liman yeniden canlandırma


Teos Antik Kentine  Toplu Taşıma İle Gidilir mi?

İzmir Üçkuyular veya Fahrettin Altay' aktarma istasyonundan eski adı ile ilçe garajına şimdiki İstinye Park Alışveriş Merkezinin oradan  İzmir Büyükşehir Belediyesi Eshot 975-985 FAHRETTİN ALTAY SEFERİHİSAR otobüsleri veya  987  Fahrettin Altay-Gümüldür otobüsüne binilir. Seferihisar Sığacık yol ayrımı durağında inilir  Sığacık yönüne doğru yürünüp Migros marketin karşında ki duraktan 640 hat numaralı SEFERİHİSAR-SIĞACIK Otobüsüne binilir  Teos Antik Kenti durağında inilir. Teos caddesi yönünden aşağı doğru yaklaşık 550 metre yürüyerek ulaşabilirsiniz

İzmir'den Teos Antik Kenti'ne  gitmek için İzban Cumaovası aktarmadan İzmir Büyükşehir Belediyesi Eshot 775 hat numaralı ÖZDERE - CUMAOVASI AKTARMA MERKEZİ otobüsüne binilerek Ürkmez durağında indikten sonra 986 ÜRKMEZ-SEFERİHİSAR veya Eshot 987 Gümüldür- Fahrettin Altay otobüsüne binilir. Seferihisar Sığacık yol ayrımı durağında inilir karşıya geçilir Sığacık yönüne doğru yürünüp Migros marketin karşında ki duraktan 640 hat numaralı SEFERİHİSAR-SIĞACIK Otobüsüne binilir  Teos Antik Kenti durağında inilir. Teos caddesi yönünden aşağı doğru yaklaşık 550 metre yürüyerek ulaşabilirsiniz. Ayrıca Seferihisar Kuşadası dolmuşlarıda Seferihisar'a kadar gelmektedir.

Teos Antik Kentine Neden Gidilmeli Bu Kadar Zahmete Değer mi?

Teos Antik Kentine sadece orayı görmek için bile gidilir  ancak Teos Antik Kentini gezmeyi planladığınızda paket program çok daha keyifli ve bilgilendirici  bir gün geçirmek için ideal bir gezi rotasıdır. Antik Kent tanımı yapılırken bir kentte olması gereken yapılardan Tiyatro, Bouleterion, Agora, Gymnasion, caddeler ve sokaklar, tapınak, su ve kanalizasyon sistemi gibi yapılarından çoğunu Teos Antik Kenti ziyareti sırasında görebilirsiniz. 

Teos antik  kenti ziyaret saatleri

Yaz Dönemi: 08:30 - 19:00 (15 Nisan - 31 Ekim) Kış Dönemi: 08:30 - 17:30 (31 Ekim - 15 Nisan). 

Teos Dionysos tapınağının yeniden canlandırılması.


Teos Antik Kentine Ziyaret İçin En Uygun Zaman Nedir? 

Havaların güzel olduğu ve yağmurun  yağmadığı her zaman uygundur. Rahat ve konforlu bir gezi içinse  Nisan ortası Haziran sonu ile Eylül ortası-Kasım sonu antik kentin kapanmasına 2 saat kala herhangi bir zaman  uygundur. Havaların çok sıcak olduğu zamanlarda ya antik kentin açılışı saati olan sabah 8 buçuk yada kapanış saatinden 2 saat öncesi olan akşam 5 uygundur öğlen saatlerinde ise mevsim ve arazi koşullarına uygun kıyafet ve içeceklerinizle biraz terleyerek rahat gezebilirsiniz. Soğuk olduğu günlerde öğlen saatleri  mevsim ve arazi koşullarına uygun kıyafet ve içeceklerinizle hafif üşüyerek keyifle gezebilirsiniz. 



Teos antik kenti sarnıç




Teos Sarnıç yapısının yeniden canlandırılması


Teos Antik Kentine giriş yaptıktan sonra ilk güzergahınız Tiyatro yönünden Bouleterion (Meclis Binası) Agora Dionysos Tapınağı ve çıkış. Sarnıç ve Akropol çok geniş vaktiniz ve haliniz var ise gezebilirsiniz. Buralarla ilgili detaylı bilgileri: Teos Antik Kent Kazı Başkanlığının sitesinden indirebileceğiniz ve yapılarla ilgili bilgilere ulaşabileceğiniz dijital rehber kitapçığa ulaşmak için tıklayınız

Teos Antik Tiyatrosu oturma sıraları ve sahne giriş yeniden canlandırma
Günümüz Teos Antik Tiyatrosu tepeden sahneye ve oturma sıralarına bakış 
Teos Antik Tiyatrosu orkestra ve sahne  yeniden canlandırma


Teos Antik Kenti Gezisi Plan Önerisi Nedir? Sığacığı, Seferihisarı  gezmeli miyiz?

Bizim tavsiyemiz açılış saati ile gezinizi başlatmak olacaktır. Erken kalkan yol alır'ın haricinde doya doya gezelim derseniz 2-3 saatiniz burada geçecektir. Teos Antik Kenti gezinizi Güney Limanı tarafına geçerek deniz de yorgunluğunuzu atabilirsiniz. Yiyecek ve içecek getirdiyseniz piknik havasına döndürebilirsiniz. Sahilde bulunan işletme bir açık bir kapalı olduğu için işletme var mı cevabını böyle kaçamak yazmak zorundayız. Ancak Teos Antik Kent Güney Limanına gitmek için kullanacağınız yol üzerinde ve otobüsle giderseniz durağın orada market vardır. Güney Limanından sıkılırsanız o zaman Akkum Koyu'na geçip hem denizin hem de manzaranın keyfini çıkarabilirsiniz. Akkum plajı Sığacığın en keyifli aynı zamanda imkanları en çok olan ücretsiz tek plajıdır.  Etrafında birkaç tane ücretli sahil tesisleri vardır. İnternetteki yorumlara bakarak tercihiniz yapabilirsiniz. Akşam hava kararmadan ise Sığacık Kalesi, Sığacık Marinası'nı  gezerek günü tamamlayabilirsiniz. Teos Antik Kent Gezisini özetlemek gerekirse: İlk önce Antik Kent sonra koylar ve Sığacık merkez. Ekmeksiz ve gizli maden koyu ise çok rahat ulaşım imkanlarına sahip olmadığı için bu gezinizde tavsiye etmiyoruz. En Keyifli Teos Antik Kenti gezisi rotanızda bu koyları beğenmez veya çok kalabalık gelirse araçla yaklaşık 15 dakika uzaklıkta Akarca bölgesine geçip Akarca Halk Plajı imkanlarından faydalanabilirsiniz. Bu arada Akarca bölgesi ikiye ayrılmaktadır. Birincisi Mavi Bayraklı Halk Plajının olduğu yer diğeri ise 1 km ilerisinde yazlık sitelerin olduğu yerdir. Yazlık sitelerin olduğu yer Akarca Halk Plajına göre daha sakindir. Seferihisar içeride kaldığı  ve Seferihisar'ı ünlendiren koylar hep Seferihisar dışında olduğu için Seferihisar'ın içini gezmenizi vaktiniz varsa tavsiye ederiz.


ANTİK KENTLERİ RAHAT GEZMEK İÇİN NELER  GEREKLİDİR

Sıcak havalarda şapka, soğuk  havalarda bere, kapüşon gibi başımızı koruyacak bir giysi olmazsa olmazdır. Su veya su kaybını telafi  edecek içecek. Rahat ayakkabı veya tabanı  sert terlik,crocs tarzı  terlik. Hafif atıştırmalıklar. Ne çok aç ne de çok tok olmamak. Beş yaşına kadar çocuğumuz varsa mutlaka onlar için puset gereklidir. Son olarak gitmeden önce bilgi edinmeli.

Teos antik Kenti ücretli mi?

Teos antik Kenti ücretlidir. 2022 yılı için  ücret 20 TL dir. Müze kart ile ise ücretsizdir. Müze kartınız yoksa bile bilet gişesinden 60 TL ÜCRET KARŞILIĞINDA ALINABİLİR. Ya da Detaylı bilgi için tıklayınız buradan üye olarak online kartınızı satın alabilir ve Türkiye'nin Müzeleri Uygulaması indirerek müze kartınız yanınızda olmasa bile uygulamayı kullanarak giriş yapabilirsiniz. Satın alacağınız Müze Kart'ınızı Türkiye'nin Müzeleri mobil uygulaması ile hemen kullanabilmek için üye olmanız gerekmektedir.


online müzekart nasıl alınır T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı - Ürün Ekle (muze.gov.tr)

Teos Antik Kentiyle beraber Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı müze ve ören yerlerine ücretsiz girebilecekler ise gerekli  kimliklerini göstererek ücretsiz olarak giriş yapabilirler.

Milli Eğitim Bakanlığına bağlı öğretmenlere, 18 yaş ve altındaki T.C. vatandaşlarına ve çocuklara, 65 yaş üstü vatandaşlara, Er ve erbaşlara, Üniversitelerin sanat tarihi, arkeoloji ve müzecilik bölümlerinde öğrenim gören öğrencilere, Engelli vatandaşlara ve bir refakatçisine 8 yaş ve altındaki yabancı uyruklu çocuklara Yerli ve yabancı basın kimlik kartı sahiplerine  Seyahat acentesi sahip veya sorumlu müdürlerine Köy ve Mahalle Muhtarlarına… vb. ÜCRETSİZ.

Teos Antik Kenti Tarihçesi ve Teos Antik Kenti hikayesi

Kuruluş efsanesi

Teos’taki ilk insan yerleşmesine ait buluntular  M.Ö. 1050-900 yıllarına yani günümüzde yaklaşık üç bin yıl önceye tarihleniyor. Bu tarihlere ait arkeolojik kazılarca  ortaya çıkarılmış buluntular içinde, bebek iskeletinin bulunduğu kulplu bir kap olan amfora ile birkaç seramik parçaları yer alıyor. Teos'a ilk gelenlerin Karia bölgesi kökenli yerel bir halk olduğu ve Teos’un efsanevi kurucusunun ise Athamas olduğu kabul edilir. 

Teos kuruluş mitolojisinde ki efsaneye göre Athamas, Teos'a tekneyle gelip Teos sahiline ayak bastıktan sonra insanlarıyla birlikte kenti kuracağı uygun bir yer aramaya çıkar. Athamas, sahile tekrar geldiğinde kızı Ara’nın çakıl taşlarıyla bir ev yapmaya çalıştığını görür. Ara, babasına “Sen yeni kuracağın kenti arar iken, ben sana burada bir kent yaptım” der ve burada kurulan kentin adı da Area’nın söylediği ilk kelime, Yunancada “iken” anlamına gelen “Teos” olur.  Teos aynı zamanda eski Yunanca da Tanrı anlamına gelmektedir. 

Teos ta kimler yaşamış?

Teos’ta Yunanlılardan önce kente Karialılar ve Leleglerden oluşan bir halk oturmuştur. Pausanias Teos ile ilgili anlatımında Yunanlıların burada bir koloni kent kurmasıyla Kariaların ve Yunanlıların beraber yaşadığını kitabında anlatmıştır.

 Antik Coğrafyacı Strabon'un anlatımında ise Teos Karialıların İyon'yanın güney bölgesini terk ederek daha aşağı güneye göçtüklerini anlatmaktadır. Teos’taki Yunan kolonileşmesi kuruluşundan itibaren birkaç seferde yapılmıştır. Athamas’ın kenti kurmasının ardından ilk kafile Kodros’un gayrimeşruoğlu Nauklos’un önderliğinde gelmiştir. Gelen kafilenin içinde Atinalılar ve  Boiotialılar  vardır. Pausanias’un aktardığına göre ise Kodros’un torunu Apoikos kente Athamas’dan sonra ilk gelendir. Atinalı tarihçi Pherekydes anlatımında ise Teos’un başlangıçta Athamas liderliğinde Orkhomenos’dan  göç eden Minyanlar tarafından kurulduğunu söylemektedir. Daha detaylı bilgi için tıklayınız.





Blogger tarafından desteklenmektedir.