Header Ads


EGE'NİN TARİHİ KÖKENİNİ DEĞİŞTİREN ÜÇ ARAŞTIRMADAN BİRİ "EGE GÜBRE KAZISI"



Ulucak ve Yeşilova Höyükle beraber Ege Gübre kazısı da Ege'nin yaşının ne kadar eskiye dayandığını bize göstermektedir.

Bilindiği üzere Neolitik kültür, Mezopotamya ve Güneydoğu Anadolu'daki gelişimini tamamladıktan sonra Batı Anadolu üzerinden Balkanlar ve Avrupa'ya yayılmıştır. 


Batı Anadolu'daki Neolitik Dönem'e tarihlenen buluntuların varlığı uzun yıllardır yüzey araştırmalarından bilinmesine rağmen son yıllarda bölgede yapılan kazılar, Ege Denizi'ne açılan bereketli alüvyonlu vadilerde bu döneme ait çok sayıda yerleşim yeri olduğunu göstermektedir. Bu kazılardan biri olan Ege Gübre Kazısı İzmir-Aliağa İlçesi, Kendirci Mevkii Ege Gübre Fabrikasının içinde bulunmaktadır (Resim 1).

Söz konusu alanda bulunan Neolitik Dönem yerleşimi günümüz tarla yüzeyinin ortalama 3-4 metre altında ortaya çıkartılmıştır. Kazılar sonucu elde edilen buluntular, Balkanlar üzerinden veya deniz yoluyla Avrupa'ya ulaşan Neolitik kültürlerin, Batı Anadolu'daki bölgesel gelişimini göstermesi açısından önemlidir. Mimari unsurlar ve diğer arkeolojik bulgular Neolitik Dönem'in bu bölgede düşünülenden daha kompleks, gelişkin bir yapıya sahip olduğunu göstermektedir.
Kazı yapılan alanda merkezi bir avlu etrafında 7 dikdörtgen ve 8 yuvarlak taş temelli yapı ortaya çıkartıldı. Dikdörtgen mekanların bazılarında 1 veya 2 ocak bulunmaktadır. Yuvarlak planlı yapılarda ise ocak yoktur. Dikdörtgen mekanların içinde ortaya çıkartılan fırın ve ocaklardan çok daha fazlası evlerin etrafında sıralandığı avluda bulunmaktadır. Avluda bulunan ocaklar ile taş aletlerin belli bölgelerde yoğunlaşması pişirme alanı ve taş alet üretimi, işlik için bazı bölgelerin ayrıldığını göstermektedir. Günlük yaşam aktivitelerinin avluda yoğunlaşması nedeniyle bazı alanlar kısmen çöplük alanı haline gelmiştir. Ortaya çıkartılan yapılar içerisinde kutsal yapı veya tapmak diyebileceğimiz bir mekan yoktur. Ancak avluda evlerin bulunduğu alana yakın bir yerde bulunan 78 x 36 cm yüksekliğinde, alt ve üst bölümleri sivriltilmiş olan kireçtaşından yapılmış bir stel yerleşim alanındaki kolektif tapınmanın en önemli göstergesidir. Güneydoğu stel geleneği içinde değerlendirilmesi gereken ve üzerinde herhangi bir figür olmayan stelin alt kısmındaki yaklaşık 25 cm.lik bölüm toprağa gömülmesi için sivri yapılmıştır. Ön veya arka yüz olarak ayrımı yapmak açısından her iki tarafta da belirgin bir şey olmamasına rağmen, stelin kuzeye bakan kısmı daha düzgün ve parlatılmıştır (Resim 2).

Ege Gübre kazısının en erken tarihi M.Ö. 6230 yılı olarak belirlenmiştir. Mekanların bir avlu etrafındaki konumu ve inşa teknikleri, bu alana yerleşen insanların daha öncesinden yapı geleneği olan, belli bir sosyal organizasyona ve birikime sahip olduklarının kanıtıdır.
Yerleşimin doğusunda bulunan dere Neolitik köyün mevsimlik yağışlar nedeniyle dere taşkınlarına karşı önlem almasına yol açmış, bir duvar oluşturulmuştur.
Kazı alanında çok sayıda küçük buluntu ortaya çıkartıldı. Pişmiş toprak küçük buluntular arasında anatannça fıgürinleri (Resim 3), baskı mühürler (Resim 4), dikdörtgen kutular bulunmaktadır.
Çanak çömleklerin büyük kısmı yüzeyi düzeltilmiş, kırmızı astarlı ve çoğunlukla kahverengi ve gri hamurlu ve genellikle iyi fırınlanmışlardır (Resim 5,6).

Kap formları genellikle hafif dışa dönük "S" profilli küresel gövdeli derin kase ve çömleklerden oluşmaktadır. Kapların omuzlarında dikey olarak yerleştirilmiş ip delikli tutamaklar çok yaygındır (Resim 7). Kırmızı astarlı çanak çömleklerin dışında impresso teknikte yapılan keramikler de sayıca fazladır (Resim 8). Taş dilgi endüstrisi Ege Gübre Neolitik yerleşiminde ortaya çıkartılan önemli buluntu gruplarından biridir. Çakmaktaşı ve obsidyen dilgi çekirdekleri ve yongalar, bu aletlerin Ege Gübre Neolitik yerleşiminde yapıldığını göstermektedir. Taş balta ve keskiler dışında çok sayıda havan, havaneli, ezgi taşları, büyük ve küçük boyutlu dibekler ortaya çıkartılmıştır. Hayvan kemiğinden yapılmış aletler arasında deliciler sayıca fazladır.

Neolitik yaşam biçiminin Batı Anadolu'da ne zaman ve ne şekilde başladığı, Balkanlar üzerinden Avrupa'ya ulaşan Neolitik kültürlerin, Batı Anadolu'daki bölgesel gelişimi uzun yıllardır tartışma konusudur. Ege Gübre Kazısında ortaya çıkartılan buluntular Ege Bölgesinde kıyı Neolitiği olarak tanımlayabileceğimiz yeni bir kavramla karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir. Mezopotamya ile Avrupa arasında bulunan Batı Anadolu, karadan gelen kültürel değişkenlerin yanısıra deniz yoluyla da her türlü etkileşime açık olması nedeniyle özel bir konuma sahiptir. Özellikle impresso keramikler ve yuvarlak mimari olarak tanımladığımız yapılar bu etkileşimin en önemli göstergesidir. Ege Gübre Neolitik Yerleşimi yuvarlak planlı yapı geleneği ve diğer buluntulara göre Batı Anadolu kıyı Neolitiği içinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Kazı alanından elde edilen C 14 sonuçları M.Ö. 6230 ile 5880 tarihleri arasında değişmektedir. Mimari evrelerin üst üste gelmemesi, yerleşim yerinin artan nüfus karşısında yatay olarak genişlediğini akla getirmektedir. Günümüz tarla yüzeyinin 3-4 metre altında ortaya çıkartılan Ege Gübre Neolitik Yerleşimi, Batı Anadolu'daki bir çok erken yerleşimin alüvyonal dolgunun altında olabileceğini göstermektedir. 
Gözde ARSLAN*
KAYNAKÇA
SAĞLAMTİMUR, Haluk2007, Ege Gübre Kazısı Arşivi

The Ege Gübre archaeological site is situated within the grounds of the Kendirci Mevkii Ege Gübre factory in the Aliağa area, 60 kilometres north of İzmir. The mound is 1 kilometre from the shore and has two main Neolithic levels, with badly preserved Chalcolithic and Hellenistic remains above. In 1994 and 2000 soundings were made at the site by İzmir Museum. Since 2004 the very small part of the site not occupied by the factory has been excavated by İzmir Museum and Ege University, under the direction of Haluk Sağlamtimur.
In 2004 two soundings had revealed Hellenistic and Chalcolithic material above two Neolithic levels (Early Neolithic and Late Neolithic). The houses are rectilinear in plan and have stone foundations. In one phase a straight enclosure wall has been found along the south side of settlement. This appears to be somehow connected to water runoff and so is a terracing or retaining wall rather than a fortifıcation. In one Late Neolithic phase numbers of round silos are attached to the houses. In 2007 a rough, aniconic stone stele, 75 cm high, was found in an open area in front of housing. An intramural flexed burial in a pit is the only Neolithic grave found so far.




Resim 1: Ege Gübre Kazısı genel görünüm


Resim 2: Ege Gübre Kazısında Resim 3: Anatannça Figürünü
Bulunan Stel,Resim 4: Baskı Mühürler


Resim 5: Kırmızı Astarlı Kap Formu,Resim 6: Kırmızı Astarlı Kap Formu

Resim 7: Dikey İp Delikli Kap
Resim 8: İmpresso Teknikte Yapılan Keramik

Hiç yorum yok

www.arkeoloji.biz. Blogger tarafından desteklenmektedir.