Header Ads


Arkeolojik Bilgiler ile Sporun Tarihine Bakış

  İlk olimpiyat oyunlarının düzenlendiği tarih genel olarak M.Ö. 776 Elis kenti yakınlarındaki Olimpia’da yapılan yarışlar olarak karşımıza çıkar (bkz.resim1). Anlaşıldığı üzere adını da bu bölgeden almıştır.  M.Ö 776’da düzenlenen organizasyon için en doğru tanım ne olabilir? Söz konusu tarihten önce yaşamış olan daha eski topluluklar bu anlamda ne gibi örneklerle karşımıza çıkar?

 Öncelikle şu konuya açıklık getirmek istiyorum. Örneğin tarihin ilk barış antlaşması M.Ö. 13 yy’da Mısır ve Hitit arasında imzalanan Kadeş anlaşmasıdır dersek yanlış bir tanımlama yapmış oluruz. Doğrusu tarihte bilinen ilk barış antlaşması Kadeş antlaşması olmalıdır. Dolayısıyla M.Ö 776’ da Olimpia’da düzenlenen yarışmaların ilk olduğunu söylemek yerine kayıtları elimize geçmiş bilinen en eski tarihli olimpiyatlar demek daha doğru olacaktır.


Sporun ilkel köklerine gelirsek insanın çevresiyle ilişkilerinde yaşamını kolaylaştıracak ve daha üst seviyelere taşıyacak fiziksel mücadeleler şeklinde bulabiliriz. Dolayısıyla insanın belli hedefler uğruna yaşamaya başlaması kadar eskiye dayanır. Örneğin avcı-toplayıcı bir toplulukta daha iyi avlanan birinin hızı, gücü ve keskinliği diğerlerine oranla daha iyi bir seviyededir. Bu kişinin bedensel yeteneklerinin daha iyi seviyelerde olması, kendi topluluğunda onu daha önemli bir yere hatta grubun lideri konumuna taşır. İnsanın doğayla ilişkisinde bedensel faaliyetlerin öncelikli olduğu, iyi olanların sosyal yaşamda önemsendiği ve öne çıktığı adı konmamış bir rekabetin bir yarışın varlığından bahsedebiliriz.  

 Tavsiye yazı: Antik Dönemde Spor ve Yarışmalar

Yazımızın başında da değindiğimiz üzere tarihte spor oyunları M.Ö. 776 Elis kenti yakınlarındaki Olimpia’da yapılan organizasyon ile başlamamıştır. Günlük yaşamda tam olarak neye karşılık geldiği bilinmese de Sümer, Mısır ve Mezopotamya uygarlıkları devrinde günümüzde yapılan sporlara benzeyen fiziksel aktivitelerin yapıldığı bilinmektedir. Örneğin boks, güreş (bkz.resim2), binicilik, maraton ve atıcılık gibi Eski Yunan Olimpiyatlarında önemli yer tutan branşlar daha ham halleriyle Eski Mısır Medeniyetinde karşımıza çıkar. Spor günlük yaşamın ve kültürün bir parçası olmuştur. Antik Mısır kültürünün diğer unsurları gibi spor faaliyetleri de din ile yakından ilgiliydi. Antik Mısırda spor ile ilgili hiyeroglifler, duvar resimleri, spor malzemeleri çoğunlukla kralların ve soyluların mezarlarından veya tapınak anıtlarından gelmektedir. Antik çağ Mısırlıların, Yukarı Mısır'daki Akhmem'de düzenli olarak uluslararası oyunlar yapılmasına yönelik bir teori bulunmaktadır. Oyunların Mısırda doğup büyüdüğü ve buradan Yunanistana, Romaya ve dünyanın geri kalanına yayıldığı söylenir.

 

Mısır konusunda bilinen en uzman isimlerden biri olan Tarek El-Awadi Antik Mısır’da sporun iki kategoride ele alındığını göstermiştir. Birincisi eğlence için yapılan.cimnastik, akrobasi, avlanma, yüzme ve yüksek atlama gibi özel bir antrenman veya fazla bir çaba gerektirmeyen spor dallarıydı. İkinci kategori ise savaşçıların ve kralların vücutlarını geliştiren mücadeleye dayalı sporlardı. Askeri görevlilerin ya da rahiplerin düzenleyebildikleri bu yarışlar gençlerin kaslarını güçlendirirken savaşlar için de daha sağlıklı ve dinç olmalarını sağlıyordu. Genç erkeklerin yanı sıra birçok oyunda kızlar ve çocuklar da boy göstermiştir. Antik Yunan olimpiyatlarında uzun yıllar kadınlar oyunlara dâhil edilmemişti.  Antik Mısır kayıtlarından anlaşıldığı üzere ise kızların jimnastik, akrobasi, dans ve top oyunları gibi birçok oyunda yer aldıkları görülür. Çocuklar da kendilerine ayrılan alanlarda atletizm, güreş gibi birçok oyuna dâhil olmuşlardır. Kısaca erkek, kadın, genç, çocukların hepsi bir bütün olarak oyunlara katılım sağlamıştır.

            Antik Mısır için maraton yarışları önemli bir yer tutardı. Bizzat firavun tarafından kendi piramidi ya da mezar yapıları etrafında maraton koşusu organize edilirdi. Maratonun yanı sıra boks, güreş, binicilik, atıcılık, jimnastik, halat çekme,  dağcılık, tırmanma, dans gösterileri, yoga, akrobasi ve top oyunları gibi birçok kategoride oyunlar düzenlenmekte idi. Halat çekmenin bugün hala Mısır’ın belli bölgelerinde oynandığı bilinmektedir. Dans etmek sınıf atlamak için önemli bir fırsattı. İyi dansçılar kralların farklı bölgelerde düzenledikleri festivallere gider ve oralarda özel gösteriler yaparlardı. Günümüzde oynanan hokey, hentbol, bowling gibi sporlara referans oluşturabilecek top oyunları yapılmıştır. Hatta Beni Hassan’da ele geçen bir duvar resmi sahnesinde kızlar ayakları ile birbirlerine pas verip topa vururken betimlenmiştir. Günümüzde oynanan futbolun bilinen en erken betimlemeleridir. Yapılan sportif etkinlikler krallar için halklarına kendilerinin güçlü olduklarını gösterdikleri bir organizasyondur. Zaten antik dönem uygarlıklarında hiçbir faaliyet halk için değildir. Sanat, spor, tarım, eğitim akla gelebilecek her şey tanrı ve iktidar içindir. Sporun daha çok Mısır Medeniyetinde şekillendiği ve oyunların buradan Anadolu ve Yunanistan’a yayılım gösterdiğini söylemek çok yanlış olmayacaktır. Matematik, astronomi, kimya, tıp, sanat ve mimari gibi birçok alanda gelişmiş bir medeniyetin spor ve eğlence açısından geride kalması düşünülemezdi. Günümüz olimpiyatlarında en çok madalya kazanan ülkelere baktığınızda bu ülkelerin birçok açıdan gelişmiş olduklarını gözleriz. Bu yüzden günümüzde bir ülke bilim, sanat, ekonomi, insan hakları gibi konularda belli bir seviyeyi yakalayamıyorsa o ülkenin spor karnesi de pek parlak olmayacaktır. Dolayısıyla birçok alanda insanlık tarihine kayda değer fayda sağlamış olan Mısır Uygarlığı spor faaliyetlerinin de gelişmesi, uygulanması ve yayılması bakımından önemli bir yere sahiptir.     

Bir sonraki yazımız Yunan ve Roma Dönemi olacaktır takipte kalın.

Hiç yorum yok

www.arkeoloji.biz. Blogger tarafından desteklenmektedir.