Header Ads


Yeşilova Höyüğü



EGE'NİN TARİHİ KÖKENİNİ DEĞİŞTİREN ÜÇ ARAŞTIRMADAN BİRİ 'YEŞİLOVA HÖYÜĞÜ' 
Ulucak ve Ege Gübre arkeolojik kazıları'yla beraber Yeşilova Höyüğü de Ege'nin yaşının ne kadar eskiye dayandığını bize göstermektedir.

The city is one of the oldest settlements of the Mediterranean basin. The 2004 discovery of Yeşilova Höyük and the neighboring höyük of Yassıtepe, situated in the plain of Bornova, reset the starting date of the city's past further back than was previously thought. The findings of the two seasons of excavations carried out in Yeşilova Höyük by a team of archaeologists from Izmir's Ege University under the direction of Associate Professor Zafer Derin indicate three levels, two of which are prehistoric. Level 2 bears traces of early to mid-Chalcolithic, and the Level 3 of Neolithic settlements. These two levels would have been inhabited by the indigenous peoples of Izmir, very roughly, between 6500 to 4000 BC. With the seashore drawing away in time, the site was later used as a cemetery (several graves containing artifacts dating, roughly, from 3000 BC were found).

Ulucak ve Ege Gübre Kazılan'yla beraber Yeşilova Höyüğü de Ege'nin yaşının ne kadar eskiye dayandığını bize göstermektedir.
Yeşilova Höyüğü'nden elde edilen bulguların açıklık getirdiği en önemli konu İzmir'deki ilk yerleşimlerin şekillendirilmesidir. Zengin bitki örtüsü ve hayvan kaynaklarıyla elverişli çevre koşullarına sahip Bornova Ovası'nın prehistorik dönemde İzmir'in ilk yerleşimcilerine ev sahipliği yaptığı anlaşılmıştır. Yeşilova Höyüğü'nün yanı sıra Yassıtepe Höyüğü ve Bornova Anadolu Lisesi Höyüğü'nün de aynı alanda yer alması bu durumu kanıtlamaktadır. 2003 yılında keşfedilmeden önce en çok 5 bin yıl eskiye giden geçmişi olduğu düşünülen İzmir, Yeşilova Höyüğü'nün keşfi ve yapılan kazılarda elde edilen bulgulann ardından Anadolu'nun en eski yerleşimlerinden bir olma özelliğini kazanmıştır. Homeros'un atalarının kültürel zenginliğini ve köklü geçmişini ortaya koymaktadır. 2008 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Ege Üniversitesi adına Yrd. Doç. Dr. Zafer Derin başkanlığında kazılara devam edilmiştir (Resim 1).

Yüzey toprağının 4 metre altında kalan ilk yerleşim günümüzde yaklaşık 8500 yıl önce Neolitik Çağ'da (Cilalı Taş Dönemi) başlamış ve Neolitik Çağ'ın sonuna doğru en zengin dönemine ulaşmıştır. Yerleşim kısmen Kalkolitik Çağ süresince de ( günümüzden 6 bin yıl önce) devam etmiştir. Höyük alanı sıklıkla gelen sel baskınlarından sonra terk edilmiş ve sonunda tamamen alüvyon tabakası altında kalmıştır.

Yeşilova Höyüğü'nün en geç katı Geç Roma-Erken Bizans Devri'ne aittir. Yüzey dolgusu içinde ele geçen keramik ve çatı kiremidi parçalan ile tanman kültür katı dağınık bir yerleşiminin varlığını ortaya koymuştur.

Kalkolitik Dönem'e aittir ve bu katta höyüğün tamamını kapsamayan iki evreli yerleşim tespit edilmiştir. Neolitik tabakaların içine 6-8 m. çapında İm. derinliğinde çukurlar açılmış ve içlerine iki ayrı dönemde yerleşilmiştir. Kalkolitik toplum olasılıkla tabanı çukurda yer alan ağaç dallan ve otlarla yapılmış olan evlerde yaşıyorlardı. İçe dönük ağız kenarlı keskin omuzlu ve içe dönük ağız kenarlı keskin kannlı çanaklar, bazılannda mahmuz çıkıntılı yuvarlak ya da elips şekilli dikey kulplar ile yassı tutamaklar olan yan küresel gövdeli çanaklar, dışa dönük, içe kalınlaştınlmış ağız kenarlı çanaklar, kaba kaplar (cheese-pots), uzun boyunlu ve daralan ağızlı çömlekler tespit edilmiştir. Yeşilova Höyüğü II. Katı, Erken ve Orta Kalkolitik Çağ'a tarihlendirilir (Resim 2).
Neolitik kültür katı ana toprak üzerinden itibaren 8 tabakaya sahiptir. Bu katta Ege Bölgesi'nin tüm Neolitik sürecini izlemek mümkündür. 1-2. katlanna ait keramikler hamur açık kahve ve kırmızı tonlardadır. Astar rengi kırmızımsı kahve ve üst seviyelere doğru artan oranda kırmızıdır Kap formlan içinde dışa dönük ağız kenarlı, uzun boyunlu çömlekler en yaygın formdur. Bunun dışında daralan ağızlı ve düz ağız kenarlı çömlekler de bulunmuştur. Aynca dışa açılan sığ gövdeli çanaklar ve kaseler, düz gövdeli çanaklar ve s-profılli kâseler tespit edilmiştir. Bu evrede kaplarda düz, hafif yüksek, çukur ve çok az da olsa halka dipler görülür. Kaplar üzerindeki dikine ip delikli kulplar; genellikle ince-uzundur. Bu katlarda bezemeli kaplar olarak tırnak baskılı gövde parçalan ele geçmiştir. Bu dönemde taş temelli dörtgen planlı mekanlar yapılmıştır (Resim 3).

3-5 katlan, keramiklerinde kırmızı tonlann yanı sıra kahverengi tonlar da belirgin hale gelmiştir. Kaplann büyük kısmının kırmızımsı kahverengi, bir kısmının kırmızımsı san renkte ince astarlı olduğu anlaşılmaktadır. En yaygın form daralan ağızlı çömleklerdir. Bunlann bazıları boyunsuz ve küresel gövdelidir. S-profilli kâselerde de artış gözlenmektedir. Bu katlarda keramikler üzerinde bazı bezemelere de rastlanılmıştır. Kırmızımsı san astar üzerine kırmızımsı kahve boyalı kap parçalan ele geçmiştir. Bezemeli keramiklerin bir başka grubunu kabartma eklentili kaplar oluşturur. Bunlann içinde boğa başı, kurbağa motifi şeklinde bezemeli parçalar Yeşilova Höyüğü.3. katında ele geçmiştir. 3. katın buluntulan arasında en çok dikkati çeken grubu mühürler oluşturur (Resim 4).

6-8 katlan, Höyükteki ilk yerleşime ait kalıntı ve buluntular bugünkü ova seviyesinden yaklaşık 4 m. aşağıdaki ana toprağın üzerinde yer almaktadır. Keramik parçalannın da yer aldığı küllü tabanlar yapı katına ait günümüze ulaşabilen kalıntıları olarak saptanmıştır. En alt seviyeden itibaren saptanan buluntular, yerleşimin nitelikli keramik yapımını bilen bir topluluk tarafından kurulduğunu göstermektedir. Küçük taşçık ve mika katkılı, el yapımı ve monokrom keramikler iyi derecede pişirilmiştir. Saptanan formlar şunlardır: bazılan boyunsuz ve küresel gövdeli daralan ağızlı, dışa dönük ağız kenarlı, düzleştirilmiş ağız kenarlı çömleklere rastlanılmıştır. Dışa açılan sığ gövdeli kâselere ilk kez bu evrede rastlanmıştır. Diğer formlar arasında düz gövdeli çanaklar, yan küresel gövdeli çanaklar/kâseler, s-profılli kâseler yer alır. Keramikler Koyu kahverengi ve krem renklerdeki hamur ve astarlıdır. Taş kaplar III.6-8. katlann belirgin bir buluntu grubunu oluşturur. Mermerden yapılmış, basit ağız kenarlı kase ve çanak parçalan iyi işçilik gösterir.


Yeşilova Neolitik toplumu Anadolu'da diğer Neolitik topluluklarda olduğu gibi kadını ve doğadaki bazı hayvanları kutsallaştırarak onların niteliklerini simgesel eşyalar şeklinde tapınım objeleri haline getirmiştir. Kemik buluntular içinde boğa başı şeklinde yontulmuş, perdahlanmış idol ve pişmiş toprak kadın figürün Yeşilova Neolitik toplumunun dinsel inançlarının birer kanıtıdır.

Höyük katlan arasında Erken Tunç Çağı'na ait herhangi bir buluntuya rastlanmamasına karşın, yerleşim alanı tümüyle terk edildikten sonra Yeşilova Höyüğü'nün bir bölümü Erken Tunç Çağı mezarlığı olarak kullanıldığı anlaşılmıştır.

Aynı zamanda Yeşilova Höyüğü 'İzmir-Bornova Tarih Öncesi Dönemi Eğitim ve Sergi Alanı Zaman Yolculuğu Projesi' adı altında ilköğretim öğrencilerinin İzmir'in 8 bin yıl öncesine ait dönemini, o döneme ait bir köy içinde yaşayarak öğrenmeleri sağlanmıştır (Resim 5).

Ahmet Oğuzhan KARAÇETÎN*

KAYNAKÇA:

DERİN, Zafer 2008, "Çamurun Altındaki Geçmiş (İzmir'in İçindeki En Eski Yerleşim Yeri)", Aktüel Arkeoloji Dergisi 6, İstanbul. http://yesilova.ege.edu.tr/





Hiç yorum yok

www.arkeoloji.biz. Blogger tarafından desteklenmektedir.