Göbekli tepe: İlk tapınak
Göbekli tepe: İlk tapınak Şanlıurfa’nın 8 km kuzeydoğusunda, insanlık tarihinin ilk tapınım alanı olduğu düşünülen 11000 yıllık yapılar gün ışığına çıkartılıyor...
Kazı alanını son olarak 2009’un Ekim ayında gezdim. Rehberliğini yaptığım grubun lideri Suriye’de, Hama’nın kuzeybatısında, Asi nehri kıyısındaki Tell Acharney’in kazı başkanı Kanadalı Profesör Michel Fortin idi. Göbekli Kazı Başkanı Alman Profesör Klaus Schmidt bize kazı alanını gezdirip açıklamalarda bulundu.
Schmidt Göbekli’ye ilk olarak 1994’te gelmiş. Yanında sadece bir öğrenci ve bölgeyi tanıyan iki yöre sakini varmış. Şimdilerde ise kazı ekibinde 80 kişi çalışıyor. Göbekli’yi ilk keşfeden Schmidt değil; 1980’de bir dergide irdelenmiş ama sonraları unutulmuş. Günümüzde, şu anda kazılmakta olan dördü dışında, her bir kenarı yaklaşık 300 metre uzunluğundaki bir alanda, manyetik deteksiyonla, 20 tapınak daha belirlenmiş; zamanla hepsinin gün ışığına çıkartılması düşünülüyor. Türkiye böylelikle, Neolitik Çağ’dan kalma, dünyanın en eski tapınaklarını Dünya Kültür Mirası’na armağan etmiş olacak.
Profesör Schmidt’ten kazılması düşünülen alanın şu ana kadar sadece yüzde beşinin gün ışığına çıkartıldığını öğreniyoruz; Gelecek sene sonuna kadar yüzde onunu daha kazıldıktan sonra geri kalanı gelecek kuşaklara bırakılacakmış. Her yapıda her biri tonlarca ağırlıkta, yaklaşık 12 masif sütun var. Bunların “T” şeklindeki formları açıkça antropomorf (insan vücudu şeklinde). Düşünün; günümüzden 11 bin yıl önce, daha henüz tahıl ekmeyi bile bilmezken, insanlar bu devasa taşları dikmek için gerekli işgücü ve organizasyonu planlayabilmişler. Profesör Schmidt, bölgenin dörtbir yanından gelen insanların güçbirliğine katıldığını düşünüyor. Yapıların çevresinde çok sayıda hayvan iskeleti ve yiyecek artıklarının bulunması binalarda muntazam aralıklarla toplantılar düzenlendiğini düşündürüyor Schmidt’e. “Bu insanlar burada düzenli aralıklarla bir araya geldiler. Bu da neolitizasyonun, yani olanakların kontrollü kullanımının tetikçisi oldu. Devasa taş kaideler üzerine yonttukları yılan, tilki, yaban domuzu gibi hayvanların her biri belki de farklı bir topluluğun simgesiydi” diyor arkeolog. Bu totemlerin her birinin çevresinde ayinler düzenlenmesi olasıymış: “Meselâ ergenlikten erkekliğe geçiş törenleri gibi”... Profesör Schmidt, Göbekli’deki hedefl erine ulaştıktan sonra, başka bir hayalini gerçekleştirmek için farklı bir ufka yelken açmaya hazırlanıyor: Göbekli Tepe’deki neolitik dönem eserler ile paleolitik sonu eserler arasındaki geçiş döneminden kalma eserler bulmak. Söz konusu dönem iki bin yıllık bir süreci kapsıyor. Schmidt, bir gün bu geçiş sürecine ilişkin, duvarlarında resimlerin bulunduğu büyük bir mağaraya ulaşacağından emin: “Ya Türkiye’nin Karadeniz kıyılarındaki dağlarda, ya Gürcistan’da, ya da Rusya’nın güneyinde...” diyor. Yolun açık olsun hocam.
Yazı ve Fotoğrafl ar: Ali Karapınar KURED Yönetim Kurulu Başkanı KURED
OCAK 2010 • REHBER DÜNYASI
Yorum Bırakmak İster misiniz?