RETORİKA: KONUŞMANIN İKNA GÜCÜNDE Kİ ETKİSİ NASIL OLUYOR?
GÜZEL KONUŞMA İLE HAKLARINI ALMAYA ÇALIŞAN İNSANLAR KONUŞMANIN ETKİLİ OLMASI İÇİN ÇEŞİTLİ YÖNTEMLERE BAŞVURMUŞLARDIR.
Retorika,köylülerin, diktatörlerin devrilmesinin ardından kurulan halk
mahkemelerinde haklarını aramaları ortamında oluşur.
Retorika nasıl ortaya çıktı?
Diktatör yöneticiler Retorik sanatı çok iyi uyguladılar. |
Rhetorica(Retorik/Belagat), İ.Ö. 5.yy’da (İ.Ö.466–461) Sicilya’da,
diktatör yöneticiler tarafından toprakları askerlere dağıtılmak üzere
ellerinden alınan köylülerin, diktatörlerin devrilmesinin ardından kurulan halk
mahkemelerinde haklarını aramaları ortamında oluşur. Bu mahkemelerde halk kendi
savunmasını yapmış jüriye en çok inandırıcı gelenler topraklarını geri alma
hakkına sahip olurlar. Bu durum konuşmanın ikna gücündeki etkisini ve ikna
edebilmenin konuşma yetisindeki öğretilebilirliği fikrini doğurur.
Retorik/Belagat ilk kuralları nasıl oluştu?
Yunan filozofu. Agrigento'da doğan
Empedokles siyaset adamı, kanun yapıcısı, şair, hekim ve müneccimdir. Empedokles,
Aristoteles'e göre retoriğin yaratıcısıdır.(İ.Ö.490–435) Rhetorica(Retorik/Belagat), aslen
Sicilyalı olan Empedokles, tarafından ilk kez, bir öğrenim haline dönüştürülür
ve bu geleneği öğrencisi Koraks ve onun öğrencisi Teisias sürdürür. Bu öğreticiler,
kurdukları okullarla ve hazırladıkları el kitaplarıyla rhetoricanın ilk
kurallarını da belirlemişlerdir.
Böylece
ortaya çıkan rhetorica, yunan dünyasında(İ.Ö.5.yy.) Kleistenes’in reformları
ile başlayan demokratik ortamın ve Pers savaşlarının ardından Atina’nın
üstünlük dönemine girmesi ile birlikte oluşan değişiklikler sonucu, düşünsel
yaşamın ön plana çıkması ile kendine gelişim alanı bulur. Bu demokratik ortamın
önemli oratorları aynı zamanda yönetimde olan Perikles ve Temistokles’tir[1].
Demokrasi yani demos sözcüğünün
çok erken dönemde (gerçek siyasal topluluk ama aynı zamanda yoksul halk) aldığı
ikili anlamlı halk iktidarı
Yunanistan’da İ.Ö. VI. yüzyıl sonundan itibaren gelişmiş ve V. yüzyılda kabul
ettirir kendini; geleneksel, aristokratik ve kabilelere özgü bir düzen bunalımının yanıtı olur.
Atina’da demokrasiyle birlikte gelişen
site[2],
Solon reformları (İ.Ö. 595e doğru) IV. yüzyıl yazarlarının daha sonra ortaya
çıkan çok radikal düzenlere karşıt gördükleri geleneksel demokrasinin yolunu açar[3].
Bu reformlar, geleneksel kurumları düzenleyerek ve geniş yetkilerle donatılmış
iktidarlara Dört yüzler meclisini
sokarak hem o döneme kadar kolektif yazgıyı tamamen elinde tutan aristokrasinin
hem de o dönemde özellikle küçük çiftçilerden (siyasal alandan dışlanmış zanaatkârlar
ve işçilerden) oluşan halk denen bu yeni siyasal aktörün kabul
edeceği bir rejimi tanımlamayı amaçlar.
Konuşmanın ikna gücündeki etkisi |
Ama bunlar son derece farklı bir
değişiklik getirmişlerdir: bu değişiklik, en ünlüsü Perikles olan V. yüzyılın
büyük demokrat siyasetçilerinin etkinlikleri sayesinde kabul edildiyse de
kurumsal kadrosu Kleisthenes reformlarıyla (İ.Ö.507) belirlenir.
Bunlar aristokratik eunomia idealini
izonomi’yle
doldurmuşlar ve sadece sivil eşitlik değil
özellikle bütün yurttaşların siyasal eşitliğini de getirmişlerdir.
O döneme kadar
egemen olan gentilices yapılarının yerine yurttaşların belli coğrafi birimlere
(demes, trittyes ve kabileler) göre dağılımını getiren Kleisthenes yeni bir
siyasal insan vizyonu yaratır. Onun reformu site hukukunu gerekli formaliteleri
yerine getirmiş tüm yerliler arasında yaygınlaştırmakla kalmıyor belli bir
istikrar kazanmış ve özel kuralları olan bir kamusal alan getirir. Aynı
zamanda; dinsel yapılarıyla siyasal yaşamları ve aristokratik Areopagos’un merkezi olan Agora temsil eder bu düşünceyi[4].
Bundan böyle
iktidar Solon'dan miras kalan Konseyi sadece sürekli,
genişletilmiş bir komisyon işlevi gören ve yüksek devlet görevlilerini seçen
Halk Meclisi’nin (Ecelesia) elindedir. Yurttaşların kurumlara,
meclise, mahkemelere, yüksek devlet görevlerine katılımı yoğun ve etkilidir.
Tarihte ilk kez kamusal alanda kişisel ve kolektif kimlik oluşmaktadır ve bu
kimlik esas olarak aile ya da kabile kimlikleri değildir: demokrasinin doğuşu
yeni bir birlikte yaşam biçiminin doğuşudur ve buna ‘siyasetin yaratılması’
eşlik eder[5].
Retorik/Belagat sanat ve felsefe
Fakat felsefenin de bu dönemde
yükselişi ile de paralel olarak rhetoricanın asıl dönüm noktasını sofistler
oluşturmuştur. Yunanca sofistes´ten
gelen sofist sözcüğü hem bilgili kişi anlamında, hem eğiten kişi
anlamında (özellikle siyasette yararlı olmayı), hem de hitabet sanatında
dersler veren kişi anlamlarına gelmektedir.
Dönemin sosyal değişimleri ve siyasal
gelişmeleri sofistlerin etkili olmalarına yol açar, bir anlamda yunan aydınlanması olarak adlandırılacak
gelişmenin yaratıcılarıdır. Kuşkuyu öne çıkarırlar, insanı merkeze koyarlar ve
bu döneme ait felsefelerdeki genel geçer ilkeleri sarsarlar. Bu düşünürler, 5 inci yüzyılın ilk yarısında doğrudan doğruya
insanı, aristokrat kesimi ve devleti çalışma konusu olarak ele alırlar.
Demokrasinin gelişmesi, her yurttaşın ödevlerini gereği gibi yapabilmesi,
herşeyden önce halk meclislerinde iyi söz söyleyebilmesi ya da mahkeme
huzurunda hakkını savunabilmesi için o zamana kadar olduğundan başka türlü bir
eğitim görmesini gerekli kılar.
Eski yunan eğitim sistemi sadece ahlak beden
eğitimi ve müzik eğitimine dayanmaktaydı. Önemli olan kalokagathia idealiydi.
agathos(iyi)insanın ahlaksal yanını, kalos(güzel)fiziksel yanını ifade
etmektedir.
Aristokrat kesimin elinde tuttuğu
eğitimde en önemli unsur beden eğitimidir: çocuk paidotribes(beden eğitimi
öğretmeni)kontrolünde yarışlara hazırlanır; ata binmeyi, disk ve cirit atmayı,
güreş ve boksu öğrenirdi. Bu eğitimin amacı bedeni ve karakteri geliştirmek ve
güçlendirmekti[6].ayrıca
gireceği savaşlarda, karşılaştığı zorluklarda başarılı olabilmesi için zorlu
spor alıştırmaları yaptırılırdı.
İlk Sofistler Kimdi ve Retorik Sanatı nasıl Uyguladılar?
Çocuklar okuma yazmayı öğrendikten sonra,
önemli şairlerin eserleri ezberletilerek, çocuklara eserlerdeki kahramanlara
benzeme isteği aşılanmaya çalışılırdı.
Müzik öğretmenleri ise çocuklara lir
çalmayı öğretir ve daha sonra lirik şairlerin eserlerini de ezberleterek lir
ile çaldırıp hem ruh uyumunu sağlar hem de güzel konuşma ve davranma eğitimini vermiş
olurlardı. İ.Ö. V. Yy.dan önce, öğretmenlik bir meslek halini almamıştır.
Devlet eğitim ve öğretimi kontrol edemez; eğitim ve öğretim genelde evlerde gerçekleştirilir.
Çeşitli konularda eğitim veren öğretmenler vardır. Sofist Protagoras’a göre, bu
öğretmenler ilk sofistlerdir ve sofist öğretisini çeşitli dallar altında
gizlemişlerdir.
DÜŞÜNMEK VE PAYLAŞMAK DİLEĞİYLE...
[1] Thukydides.2,35
[2] Aristoteles, Atina Anayasası, XXIII, 19
[3] Aristoteles, Politika, II, 12,2 ve V 5, 10; Isokrates, Areopagitika, s.
16 ve devamı
[4] (H. Arendt, La
Condition de l’homme moderne, s. 66 ve dev.; J.P. Vernant, Les Origines de la penste
grecque, böl. 4).
[5] (C. Meier, Introduction à l’anthropologie politique de la Gréce antique, s. 7-27).
[6] H.I.Marrou,A History Of
Education in Antiquity,tr.G.Lamb,s.40
Yorum Bırakmak İster misiniz?