Header Ads


URARTULARDA SAVUNMA SİSTEMİ

Urartu Askeri Mimarisi 

Urartu ile ilgili kazı ve yüzey araştırmalarının 3 ayrı ülkede, çoğu zaman birbirinden bağımsız ekipler tarafından yapılıyor olması, hem teknik ve hem de terminoloji açısından değişik yorum ve değerlendirmeler yapılmasına neden olmaktadır. Fransa'da Sorbon Ünivcrsitesi'nde Prof.Dr. Jean-Louis Huot'nun yönetiminde hazırlanan doktora tezinde, Urartu askeri mimarisi ile ilgili yeni değerlendirmeler yapılmıştır. 

Bunlar 4 ana başlıkta özetlenebilir:

 I) Yapı malzemesi, II) Yapı teknikleri. III) Sur inşa biçimleri, IV) Kalelerin işlevleri. 

Bu çalışmada, Türkiye'de 25, İran'da 40 ve Ermenistan'da 10 olmak üzere toplam 75 merkez incelenmiş ve bunlarla ilgili bütün mimari bilgi ve değerlendirmeler göz önüne alınmıştır. 

Urartu Askeri Mimarisi Yapı malzemesi

I) Yapı malzemesi: Urartu askeri mimarisinin temel yapı malzemesi taştır. Bazalt, kalker, andezitten oluşan bu grup Urartu tarihi boyunca hiçbir standartlaşma göstermeden (ne ebat ne de taş cinsi bakımından) kullanımını sürdürmüştür. Urartu mimarları daha çok yerinde buldukları malzemeyi kullanmayı tercih etmişlerdir. Bunun yanında bazı örnekler taşların daha uzak taş ocaklarından taşındığını gösterse de bu istisna örnekler estetik kaygılarla yapılmış gözükmektedir, örneğin Ayanis Kalesi'nde duvarların büyük bir kısmı yerli kalkerden örülmüşken, giriş bölümünün olduğu doğu suru düzgün kesilmiş andezittendir. Taş boyutları bakımından Çavuştepe Yukarı Kale'deki kalker taşlar 60-70 cm iken Körzüt Kalesi'ndeki bazalt taş boyutları 1.5 m'nin üzerindedir II) Yapı teknikleri: Urartu duvarları üzerine bu güne kadar yapılmış sınıflamalar, kiklopien, klasik ve uçkale teknikleri olarak adlandırılmakta ve bunlar sırasıyla 9, 8 ve 7, yy'lerin özellikleri olarak yorumlanmaktaydı. Kalelerdeki taş biçimleri üzerinde yaptığımız incelemeler sonucu bu sınıflamanın Urartu'nun Üç yüz yıllık egemenliği boyunca kullandığı taş biçimleme tekniklerini açıkla- makta yeterli olmadığını gördük.

Urartu Askeri Mimarisi duvar tipleri

 

Bizim sınıflamamıza göre duvarlarda 

1) Kiklopik, 2) Poligonal, 3) Trapezoidal, 4) Düzgün dörtgen biçimlerinde taşlar kullanılmıştır. 

Kiklopik, genellikle taşların büyüklüklerini ifade etmek için kullanılmaktadır. Burada bizim vurgulamak istediğimiz bu teknikteki taşların işlenmemiş veya çok az işlenmiş olarak duvar yapısında kullanılmasıdır. Bu teknik Urartu mimarlığında 9. yy'den başlayarak 7. yy'e kadar devam etmiştir. Örneğin Zivistan'da 9. yy'de, Ayanis'te de 7. yy'de duvarların aynı teknikle yapıldığı görülmektedir. Poligonal teknik hem taşın ekonomik olarak değerlendirilmesi, hem de duvarın bir bütün ve sağlam olarak inşası için kullanılmış gibi görünüyor. Trapezoidal teknik, daha çok estetik kaygılarla ve taşın ekonomik işlenmesi amacıyla geliştirilmiş gibidir. Bu teknik poligonaldan düz dörtgene geçiş gibi algılanabilir. Düz dörtgen biçimindeki taşlar, Çavuştepe, Ayanis, Kefkalesi örneklerinde olduğu gibi, 8. ve 7. yy kalelerinde karşımıza çıkmaktadır. Kale duvarlarında 8 ve 7. yy'da kullanılmış görünse de, Urartu'nun bu tekniği özellikle tapınak yapılarından iyi bir biçimde bildiğini görmekteyiz. Trapezoid ve düzgün dörtgen biçimlerinde yontulan taşlarda karşımıza çıkan bosaj (kenarların düzgün, yüzeyin kabarık bırakılması) uygulaması 9. yy'de, daha çok taş işçilik süresinin kısaltılması amacıyla kullanılsa da, kısa zamanda estetik anlam kazanmış olmalıdır. 9. yy'de Körzüt, 8. yy için Çavuştepe Yukarı Kale ve 7. yy için Ayanis, Kefkalesi ve Bastam'ı örnek verebiliriz. III) 

Urartu Askeri Mimarisi Sur inşa biçimleri: Urartu surlarını 4 ana gruba ayıra- biliriz. Bunlardan birincisi; düz duvarlar veya dış yüzünde çok az çıkıntısı olanlardır, örnek Aşağı Anzaf, Zivistan, Kef Kalesi'nin bir bölümü. İkincisi; dış yüzündeki iki kule arasında birden çok bastiyon bulunan duvarlar. Üçüncü teknik; iç ve dış yüzünde bazen karşı karşıya, bazen belirli aralıklarla birbirini izleyen çıkıntıların bulunduğu duvarlar. Dördüncü ise; çıkıntıların yalnızca dış yüzde belirli aralıklar bulunduğu örneklerdir. Taş biçimleri gibi, bu tekniklerin kronolojik gelişimi de ne yazık ki, örneklerle desteklenememektedir. örneğin 9. yy'e ilişkin Aznavurtepe'de üçüncü tip sur biçimi varken. 8-7. yy'lere tarihlenen Verehram'da ikinci ve üçüncü tip yan yana inşa edilmiştir. Daha çok 9. yy'le tarihlenen düz duvar sistemi, 7. yy'de Kef kalesinde bazı duvarlarda kullanılmıştır. 7. yy'e özgü gibi gösterilen 4. tip ise Kancıklıda 9. yy'de karşımıza çıkabilmektedir. Dolayısıyla bütün bu tekniklerin bir kronolojik gelişim izlemeden Urartu tarihi boyunca ve ihtiyaç oldukça uygulama alanı bulduğu anlaşılmaktadır. IV) 

Urartu Kalelerin işlevleri:

Topoğrafik ve coğrafik konumları göz önüne alınarak yapılan sınıflamada kaleler, 

1) yönetim merkezleri, 2) savunma kaleleri, 3) sığınma kaleleri, 4) garnizonlar olmak üzere 4 bölüme ayrılmıştır. Bunlardan yönetim merkezleri standart bir plana sahip değildir Van, Toprakkale, Çavuştepe, Bas tam, Karmir Blur, Arinberd, Kalatgah, Alüntepe gibi. Savunma kaleleri kendi aralarında dörde ayrılırlar: Yolla ilgili olanlar, (bunların içinde konaklama merkezleri de var), barajlarla ilgili tesisler (Allahverdikand, Malazgirt, Körzül gibi), gözetleme ve haberleşme işlevi taşıyanlar (Urartu kalelerinden birbirini göremeyenler arasındaki tepelere yapılıyordu. Kalatgah. Keçikıran. Kıraltı, Hantepe gibi), sınır valeleri (Izoli, Maltepe, Kaleköy. doğuda Sequindel gibi). Sığınma kaleleri bir sivil yerleşim merkezinin yakınında bulunan ve bir tehlike anında halkın sığınabileceği gibi yapılmışlardır (Yukarı Anzaf Zivistan, Kef Kalesi, Qal'eh Kamana gibi). Garnizonlar yalnızca askeri amaçlara hizmet etmekedirler. Bazen tek, bazen çift sıra sağlam surları bulunan garnizon tesisleri boyut olarak fazla büyük değildirler. Çevrelerinde yerleşim alanı yoktur (örnek Kuh-i Sambil, Danalu, Qal'eh Djiq, Kafir Kale gibi). 

Alireza Hejebri Nobari

http://turkinst.org/my_documents/my_files/PDF/Haberler/haberler_5.pdf


Hiç yorum yok

www.arkeoloji.biz. Blogger tarafından desteklenmektedir.